Coğrafya Biliminin Gelişimine Katkıda Bulunan Müslüman Türk ve Yabancı Bilim Adamları
Evliya Çelebi (1611 – 1682)
Evliya Çelebi, 1611 – 1682 yılları arasında yaşamış ünlü bir seyyahtır. Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde gezip gördüğü yerlerin sosyal ve ekonomik durumunu, ilgi çekici özellikleriyle dile getirmiştir. Kent yaşamı ve ülke ekonomisine katkı sağlayan unsurlar ayrıntılı biçimde anlatılmıştır. Seyahatname insanlarla ilgili bilgiler yanında, yörenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz eder. Bunların yapılış yıllarını, onarımlarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatır. Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan söz eder. Seyahatname değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerini, davranışlarını, tarımla ilgili çalışmalarını, ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Gezilen yörenin yönetiminden, ileri gelen ünlü kişilerinden, şairlerinden, oyuncularından, çeşitli kademelerdeki görevlilerinden ayrıntılı biçimde söz edilmektedir. Seyahatname döneme ilişkin ekonomik ve sosyal yaşama ait bilgiler nedeniyle önemli bir coğrafya kaynağı durumundadır.
PİRİ REİS: (1470 -1554)
KİTAB-I BAHRİYE
Piri Reis bir kartograf, deniz bilimleri uzmanı ve denizcilik tarihine büyük katkılarda bulunmuş bir kaptandır. Piri Reis, Gelibolu’da doğmuştur. On yaşlarına geldiğinde, dönemin bütün Akdeniz’de nam salmış ünlü korsanı olan, sonradan devlet hizmetine giren amcası Kemal Reis’in seferlerine katılmaya başlamıştır. Amcasının ölümünden sonra, Gelibolu’ya yerleşti. 513 tarihinde ilk dünya haritasını çizdi. Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika’nın batısı ile yenidünya Amerika’nın doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, bu haritanın elde bulunan bölümüdür. Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika’nın doğusu kolayca tanınabilir. Bu haritayı dünya çapında önemli hale getiren yönü, hala bulunamamış olan Amerika haritasındaki bilgileri içeriyor olmasıdır. Derlediği denizcilik notlarını Kitab-ı Bahriye’de bir araya getirdi.1528’de de ikinci dünya haritasını çizdi. Gerçek anlamda haritacılık Piri Reis’le başlar. Kitab-ı Bahriye önemli bir denizcilik eseri olarak hala önemini korumaktadır. Dünya haritası ve Kuzey Amerika haritasının çizimlerindeki isabet ve projeksiyon sistemindeki mükemmellik, tüm dünyada büyük hayranlık ve hayret uyandırmaktadır. Dönemin Basra valisi Kubat Paşa ve Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa’nın politik amaçlarından dolayı çeşitli suçlamalara maruz bırakılarak 1554’te idam edildi.
KÂTİP ÇELEBİ: (1609 – 1657)
Asıl adı Mustafa’dır. Özel hocalardan ders alarak yetişmiş ve 14 yaşındayken Anadolu Muhasebesi kalemine çırak olarak girmiştir. Pek çok sefere katılmış ve dönemin bilginlerinin derslerine devam etmiştir. Latinceden çeviriler de yapan Kâtip Çelebi, özellikle tarih ve coğrafyayla ilgili önemli çalışmalar yapmıştır.
Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma Osmanlı coğrafyacılığında yeni bir çığır açmıştır. Kâtib Çelebi Cihannüma’yı iki kez yazmıştır. 1648’de yazmaya başladığı ilki klasik İslam coğrafyası temelindeydi. Bu yapıtını henüz bitirmemişken eline geçen Gerardus Mercator’un Atlas’ını Mehmed İhlasî adlı bir Fransız dönmesinin yardımıyla Latince’den Türkçe’ye çevirterek yeni bilgiler edindi ve 1654’te Cihannüma’yı ikinci kez yazmaya girişti. Ardından yine Mercator’un Atlas Minor’unu elde etti. Bunların yanı sıra Batılı coğrafyacılardan Ortelius, Cluverius ve Lorenz’in yapıtlarından da yararlandı. Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı coğrafyacıların yapıtlarını da kullandı. İkinci Cihannüma, dünyanın yuvarlak olduğunu da kanıtlamaya çalışan fiziki coğrafya ağırlıklı bir giriş bölümünden sonra Kristof Kolomb ve Macellan’ın keşif gezilerinden söz eder. Ardından Japonya’dan başlayarak Asya ülkelerini tanıtır. Bunların tarihleri, yönetim biçemleri, ekonomileri, inançları konusunda bilgiler verir. Bu arada İslam coğrafyacılarının bilgi yanlışlarını gösterir, bunların harita kullanmamaktan ileri geldiğini açıklar. Bu ikinci Cihannüma’da anlatılan son yer Van’dır. Birinci Cihannüma’da ise Osmanlı Avrupa’sı ve Anadolu ile İspanya ve Kuzey Afrika’yı kapsamaktadır. Her iki biçimde de ek olarak birçok harita vardır.
Cihannüma, özünde tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyacılığının da temeli olan Batlamyus (Ptolemaios) kuramına dayanmakla birlite, o güne dek hemen hemen hiç yararlanılmayan Batı kaynaklarını Osmanlı coğrafyacılığına tanıtması bakımından büyük önem taşır.
ALİ MACAR REİS:
Ali Macar Reis 16’ncı yüzyılda yaşamış ünlü bir Türk denizcisidir. Daha çok yapmış olduğu haritalar ve denizcilik konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır. Ali Macar Reis, hazırlamış olduğu eserlerini 1566 yılında tahta çıkan Sultan II.Selim’e sunmuştur. İnebahtı Deniz Savaşı’na da katılan Ali Macar Reis, bu savaşta Türk Donanmasının merkez bölgesinde bulunan gemilerin birinde kaptan olarak görev yapmıştır. ALİ MACAR REİS tarafından 1567 de dokuz ceylan derisi üzerine 31×43 cm boyutlu yedi haritadan oluşan bir dünya haritası çizdi. Topkapı müzesinde bulunan bir atlasta bulunan haritalar sıra ile:
Azak denizi, Karadeniz ve Marmara sahil kent ve limanlar
Akdeniz, Eğe denizi, Mora yarım adası, Adriyatik sahilleri, Anadolu’nun bazı sahil kentleri
Akdeniz, İtalya, Adriyatik sahilleri, Kuzey Afrika
Batı Akdeniz, İberik yarımadası, Gaskonya körfezi, Kuzey Afrika
İngiltere, İskoçya, Almanya sahilleri
İstanbul Boğazı, Girit adası bir kısmı, Ege denizi, Adriyatik sahilleri
Dünya haritası (Avusturalya yok)
haritaları vardır. Ali Macar Reis’in yapıtları 1935 de cumhuriyetin kültür yayınlarından biri olarak basılmıştır.
SEYDİ ALİ REİS: (?- 1562)
Büyük bir Türk amirali, coğrafya ve matematik bilginidir. Denizciliğinin yanında coğrafya ve matematik bilgini olarak da ünlüdür. XVI. yüzyılda dünyada bu konularda yetişen en büyük birkaç bilim adamından biridir, Muhît adlı eserinde zamanındaki matematik, astronomi, coğrafya, denizcilik konularını en mükemmel şekilde ele almıştır. Mir’âtu’l-Memâlik (Ülkelerin Aynası) adlı seyahatnamesi de coğrafya ve tarih bakımından son derecede değerlidir.
BİRUNİ: (978 – 1048)
El-Kanun El-Maksudi
11. Yüzyıla damgasını vurmuş büyük Türk bilgini olan Biruni Batı Harezm’in başkenti Kas’ da 978 yılında doğmuş ve 1048 yılında Gazne’ de ölmüştür. Güneşin ve gezegenlerin eğimleri üzerinde durmuştur. Dünya ekseninin eğikliğini 23º 27’ bularak gerçek değerine (23º 26,7’) çok yakın bir sayı bulmuştur. Dünyanın çapını da ilk olarak Biruni gerçeğe çok yakın bir değer olan R=6425,7 km olarak bulmuştur.(Gerçek değer 6376 km dir). Jeodeziyle ilgili temel bilgiler verdiği için bu bilimin kurucusu sayılmaktadır. Ayrıca, madenlerin yoğunluklarını az bir hata ile bulmuştur Yerçekimi kanunu üstüne, ilk defa fikir ortaya atıp incelemelerde bulunmuştur. Biruni hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. İlk yoğunluk ölçme âletini, icat etmiştir. Birûnî, önce yoğunluğunu bulmak istediği elementi terazide dikkatlice ölçer, sonra su dolu konik âlete koyar, elementin konideki açılmış özel delikten taşırdığı suyu alır ve ölçer, sonra iki ağırlığı oranlardı. Yani elementin salt ağırlığı ile taşırdığı suyun ağırlığının oranı, Birûni’ye göre, o elementin yoğunluğudur. Bugünkü modern yoğunluk bulma metodu ve âleti, Birûni’nin metodu ve âletinin daha geliştirilmiş bir şeklidir.
TALES: (M.Ö. 636 – 546)
Ege kıyısında bulunan Milet’te doğmuştur. İlk büyük astronomi bilginlerindendir. İÖ 28 Mayıs 585’te güneş tutulmasını önceden hesapladı. Ay ve Güneş tutulmalarının zamanını önceden saptamayı başarmış, ama tutulmaların nasıl gerçekleştiğini açıklayamamıştı. Dünya’yı oluşturan temel yapı maddesinin su olduğunu öne sürdü. Thales yeryüzünün kocaman bir ada gibi büyük bir okyanusun üzerinde yüzdüğünü yer sarsıntılarının adanın zaman zaman titremesinden kaynaklandığından sanıyordu. Thales, Dünya’nın okyanuslar üzerinde yüzen bir disk biçiminde olduğunu ve yuvarlak olduğunu savunmuştur. Dünya’nın, Evren’in merkezinde bulunduğunu; akıntılarıyla depremleri ve su kaynaklarını oluşturan bir su kütlesi içerdiğini kabul etti.
COPERNİCUS: (1473–1543)
Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine
Polonya’da doğdu. Hukuk ve tıp öğrenimi görmüş, eğitimini tamamladıktan sonra papaz olarak atanmıştır. Copernik modern astronominin kurucusu olarak bilinir. De Revolutionibus (Gökyüzü Kürelerinin Dönmesi) adlı eserinde dünyanın kendi ekseni etrafında günde bir kere, güneşin etrafında yılda bir kere döndüğünü savunmaktadır(1530). Bu dönemde batı dünyası evrenin gerisinde hiçbir şey olmayan kapalı ve küresel bir yapıda olduğuna inanmaktaydı. Bu düşünceye göre dünya; sabit, hareketsiz ve evrenin merkezine konumlandırılmış güneş dahil her şey onun etrafında dönmekte idi. Copernik Gök Kürelerinin Hareketi adlı kitabında Güneş’in evrenin merkezinde bulunduğunu ve Yer’in bir gezegen gibi, Güneş’in çevresinde dolandığını savunmuştur. Copernicus’a göre Gezegenleri taşıyan göksel küreler, dünyanın değil, güneşin etrafında dönüyordu. Dünya merkezde değildir ve sabit de değildir. Yıllık ve günlük dönüşler sergiler.
ALFRED WEGENER: (1880 – 1930)
Alman yerbilimcidir. Kıtaların kayması kuramını ilk kez ortaya attı. Wegener, başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğunu, sonradan parçalanıp dağılarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığını ileri sürdü. Bu teoriyi ve teorinin temellerini ‘’Kıtaların ve Okyanusların Oluşumu’’adlı eserinde anlatmıştır.
AMASYALI STRABON: (M.Ö.58-M.S.21)
Amasya’da doğmuş ve burada ölmüştür. Eski Çağ’da Roma Devri’nin en büyük coğrafyacısı olarak kabul edilmektedir. Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak kabul edilmektedir. Sardunya ve Etiyopya’nın sınırlarına kadar seyahat ettiği söylenmektedir. Tarih, coğrafya ve felsefe konularında çalışmış, bilgi toplamış ve eserlerini yazmıştır. Ünlü eseri Geographika “Coğrafya” seyahat gözlemlerini ve dünyanın coğrafi yapısına ilişkin düşüncelerini içermektedir. Eser, ülkemizin tarihi coğrafyası ve arkeolojisi açısından önemli bir kaynak durumundadır.
BATLAMYUS (PTOLEMAİOS-PİTOLEME):
Yunanca adı Ptolemaios’tur, ama harf uyuşmazlığı nedeniyle Ortaçağ İslâm Dünyası’nda Batlamyus diye tanınmıştır. Batlamyus astronomi, matematik, coğrafya ve optik alanlarına katkılar yapmıştır; ancak en çok astronomideki çalışmalarıyla tanınır. Mısır’ın İskenderiye kentinde yaşadı. Dünya’nın evrenin merkezinde hareketsiz durduğuna ve yıldızların Dünya’nın çevresinde dairesel yörüngeler çizerek döndüğüne inanıyordu. Batlamyus’a göre, Güneş’in ve gezegenlerin Dünya’nın çevresinde dolanırken çizdikleri bu yörüngeler basit birer çember olamazdı; çünkü gezegenler arada bir yörüngeleri üzerinde geriye dönüyormuş gibi görünüyordu. Batlamyus bunu açıklamak için ” ilmek ” kavramını ortaya attı. Bu karmaşık sisteme göre her gezegen, Dünya’yı merkez alan büyük bir çemberin çevresinde daha küçük çemberler çizerek dolanıyordu. Aynı zamanda küçük çemberlerin merkezleri büyük çemberin üstünde batıdan doğuya doğru kayarak ilerlediği için ilmek denen eğriler çiziyordu. Batlamyus astronomi bilgilerinin sentezini yapmış savunduğu evren modelini Mathematike Syntaxis (Matematik Sentezi) adlı kitabında açıkladı. Batlamyus’un çalışmalarını kendi incelemeleriyle geliştiren Araplar, bu kitabı el-Mecisti adıyla Arapça’ya çevirdiler. Arapça’dan Latince’ye çevrilirken Almagest olarak adlandırılmıştır. Bu nedenle Batı dünyasında Almagest adıyla tanınmaktadır.
ALMAGEST, 13 kitaptan oluşur. Büyük oranda, Eratosthenes, Hiparkhos, Strabon ve Marinos’un fikirlerinden yararlanıldığı görülmektedir.
1.KİTAP: Kanıtlarıyla birlikte yermerkezinin ana çizgilerini,
2.KİTAP: Küresel trigonometri bilgilerini,
3.KİTAP: Güneş’in hareketini ve yıllık süreyi,
4.KİTAP: Ay’ın hareketini ve aylık süreyi ele almaktadır,
5.KİTAP: Ay’ın ve Güneş’in mesafelerini ele almıştır,
6.KİTAP: Gezegenlerin karşılaşmalarını inceler. Bu bölümde Güneş ve Ay tutulmaları ele alınmaktadır,
7.ve 8. KİTAPLAR durağan yıldızlarla ilgilidir, presesyon tartışmasını (Dünya’nın dönme ekseninin, tutulum düzleminin normali çevresinde bir koni çizecek biçimde çok yavaş olarak dönmesi ve dönüşünde oluşan sapmayla sağladığı tam bir dönüşün süresidir), Ptolemaios’un durağan yıldızlar katalogunu ve bir gök küresi âleti yapabilmek için gerekli olan yöntem bilgisini içerir. Geriye kalan beş kitap ise devingen (hareketli, dinamik) gezegenlerin hareketlerini konu almıştır.
ERATOSTHENES: (M.Ö. 276 – 195)
Geographika
Uzun yıllar İskenderiye Kütüphanesi’nin yöneticiliğini yaptı. Dünya’nın düz değil yuvarlak olduğunu ileri savunmuş, gezegenimizin çevresini de hesaplamaya çalışmıştır. İskenderiye’nin güney doğusundaki Syene’de (Assuan), yaz gündönümünde Güneş ışınlarının öğle vaktinde dikey düştüğünü bildiği için, bu deneyi aynı tarihte İskenderiye’de yaptı ve ışınların dikeyden 7 derece saptığını buldu. “Assuan ile İskenderiye arasındaki 840 kilometrelik uzunluğa 7 derecelik bir açı düşerse, 360 derecelik bir açıya kaç kilometre düşer?” sorusundan yola çıkarak Dünya’nın çevresinin 42 bin 352 kilometre olduğunu hesapladı. Bilim adamı olduğu kadar ozan olarak ta tanınmıştır. Asıl olarak bir matematik coğrafyacı’dır. İskenderiye’de kurduğu coğrafya ekolüne, İskenderiye Ekolü adı verilmektedir.
*Coğrafya biliminin adını koymuştur.
*Bölgesel coğrafyanın gelişmesini sağlamıştır.
*Dünya’nın Ekvator üzerindeki çevre uzunluğunu ve 10’ lik meridyen yayını hesapladı.
ALEXANDER VON HUMBOLT:(1769–1859)
Friedrich Wilhelm Heinrich Alexander Humboldt, 14 Eylül 1769’da Berlin’de doğdu. Bilgi’nin, ancak doğayla insan arasında deneysel bir ortaklık kurmakla mümkün olduğunu savundu. Fiziksel Coğrafya’nın, Biyocoğrafya’nın Klimatoloji’nin, Okyanus biliminin kurucusu, doğa bilgini ve yorulmaz bir kâşif olarak kabul edilmektedir. Gezileri’nden topladığı bilgilerle meydana getirdiği eserler, çağdaş bilimsel keşifler döneminin başlangıcı sayılmaktadır. Güney Amerika’nın batı kıyısı’ndaki Humboldt akıntısı (Peru akıntısı) onun adını taşımaktadır. Dağ (yükselti) tutması’nın, aşırı yüksekliklerdeki düşük basınçlı havada oksijen miktarının az olmasından kaynaklandığını tespit etti. Gündüz ve gece sıcaklıkları ölçümlerine ve başka meterolojik gözlem ve ölçüm kayıtlarına dayanarak bölgelerin izoterm (eşsıcaklık eğrisi) ve izobar (eşbasınç eğrisi) hava haritalarını çıkardı. Bu alandaki çalışmalarıyla karşılaştırmalı iklimbiliminin temellerini attı. Bölgelerin coğrafi yapılarıyla bitki örtüsü ve hayvan varlığı arasındaki ilişkiler üzerine çalışmalar yaptı. And yanardağlarına ilişkin araştırmalarından yola çıkarak, püskürme kuvvetlerinin yerkabuğunun oluşumu üzerinde etkili olduğu ortaya koydu. Bu çalışmasıyla, yer yüzeyinin başlangıçta tümüyle sıvı haldeyken, tortullaşma sonucunda bugünkü yapısını kazandığını savunan görüşleri çürüttü. Magnetik fırtınalar (yer’in jeomagnetik alanındaki ani dalgalanmalar) üzerine araştırmalar yaparak, Avustralya ve Yeni Zellanda’da bu amaçla sürekli çalışacak gözlemevleri kurmuştur. Bu çalışma sonucunda atmosferde görülen magnetik fırtınalar ile güneş lekeleri arasındaki ilişkileri ortaya koydu. Kosmos adlı eserinde, o dönemde evrenin yapısına ilişkin olarak bilinen bütün verileri bilimin hizmetine sundu.
Fiziki coğrafya açısından katkıları şu şekilde sıralanabilir:
1.Coğrafi çalışmalarda gezi-gözlem ilkesini ortaya koymuştur.
2.Coğrafya araştırmalarında temel prensipler olan ilişki, dağılış ve sebep-sonuç ilkelerini ortaya koymuştur.
3.İzoterm (eş sıcaklık eğrisi), izohips ( eş yükselti eğrisi), izobat (eş derinlik eğrisi), profil ve kesit gibi yardımcı görsel materyalleri kazandırmıştır
ARİSTO: (İÖ 384-İÖ 322)
POLİTİKA
Aristoteles, mantık biliminin kurucusu olarak kabul edilir.13 yaşındaki Büyük İskender’e öğretmenlik yapmıştır. Dünyanın yuvarlak olduğu görüşünü rasyonel olarak ortaya koyan ilk bilim adamıdır. Bu düşünceye ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerine düşen gölgesinin dairesel olduğu varsayımından yola çıkarak ulaşmıştır.
KEPLER: (1571- 1630)
Johannes Kepler, Güneş Sistemi için yeni bir model geliştirdi. Kepler gezegenlerin hareketini üç temel yasaya dayandırmıştır. Bunlardan ilk ikisini 1609’da, üçüncüsünü ise 1618’de açıklamıştır.
1. Yörüngeler yasası: Gezegenler Güneş’in çevresinde çember değil, hafifçe basık elips biçiminde yörüngeler çizerek dolanır; Güneş de bu elipsin odaklarından birinde yer alır.
2. Alanlar yasası: Bir gezegenin dönme hızı, yörünge üzerinde bulunduğu noktaya bağlı olarak değişir; gezegenlerin hareketi Güneş’e en yakın oldukları noktada (günberi noktası) en hızlı, en uzak oldukları noktada (günöte noktası) en yavaştır.
3. Dolanım süreleri yasası: İki gezegenin dolanım sürelerinin karelerinin birbirine oranı ile bu gezegenlerin Güneş’e olan ortalama uzaklıklarının küplerinin birbirine oranının eşit olduğunu belirtir. Bu yasaya göre, gezegenlerden birinin Güneş’e olan ortalama uzaklığı ve dolanım süresi ile ikinci bir gezegenin dolanım süresi bilinirse, bu gezegenin Güneş’e olan ortalama uzaklığı hesaplanabilir. Bu üç temel yasa Newton’un evrensel kütle çekimi yasasını bulmasında büyük rol oynamıştır.
GALİLEİ (LE OPERA Dİ GALİLEO GALİLEİ):(1564–1642)
Yıldızların Habercisi
Yaptığı teleskoplarla, mercek yüzeylerinin eğrilik derecesini denetlemek amacıyla geliştirdiği yöntem sayesinde, astronomi gözlemlerinde kullanılabilecek ilk teleskopları yaptı. Astronomi alanındaki bulgularını Sidereus Nuncius (yıldızların habercisi) adıyla yayımladı
ARKHİMEDES: ( İÖ 290*280 – İÖ 212* 211)
Arkhimedes, ilkçağda önemli bir astronomi bilgini olarakta tanındı. Çeşitli, gökcisimlerinin yerden uzaklığı ile ilgili olarak bazı sonuçlara ulaştı. Arkhimedes, ününü kendi adını taşıyan burgu ve biri yıldızların konumunu diğeri Güneş’in, Ay’ın ve gezegenlerin hareketini gösteren iki astronomi küresi gibi buluşlarına borçludur.
HEREDOTOS: (İÖ 440–425)
Tarihin babası olarak kabul edilen Heredot, aynı zamanda coğrafya biliminin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Trakya, Anadolu ve Asya ülkelerine geziler yapmıştır. Dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu. Çizdiği dünya haritasında, Avrupa’yı, Asya ve Afrika’dan daha uzun göstermiş, Asya’nın doğusu, Avrupa’nın kuzeyini ihmal etmiş, Hindistan çizimi konusunda hatalar yapmıştır. Ancak bu hatalara rağmen dönemin bilgileri açısından önemli bir çalışma olarak kabul edilmektedir. Heredot’un ortaya koyduğu en önemli gerçek diğer coğrafyacılardan farklı olarak Hazar denizinin bir iç deniz olduğunu ve Afrika’nın bir denizle çevrili olduğunu belirlemiş olmasıdır.
PİSAGOR (PYTHAGORAS) MÖ 596–500
İngiltere’de doğdu. 1669 yılında Cambridge’de Matematik Profesörü oldu. Dünya ile bütün nesneler arasında, onları birbirine çeken bir güç olduğunu, Dünya’nın tüm nesneleri yer çekimi gücüyle kendine çektiğini buldu. Gezegenlerin uzayda nasıl devindiği gibi bir sorunu çözecek duruma gelmişti. Gezegenlerinde çekim gücü nedeniyle Güneşin çevresine çekildiklerini gösterdi ve Kepler Yasalarını kanıtladı. Yaptığı deneylerle Güneş ışığının beyaz olmadığını; menekşe, çivit, mavi, yeşil, sarı, portakal, kırmızı renklerin bir karışımı olduğunu kanıtladı. Çalışmalarını 1687’de Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri (Prlncipla) adıyla yayımladı. Hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Sisam adasında okumuş, Mısır ve Babil’de bir süre yaşadıktan sonra ülkesine dönmüştür. Ülkesinde gördüğü baskılardan kaçarak İtalya’nın Kroton kentine gelmiş ve burada bir okul açmıştır. MÖ 6.Yüzyılda dünyanın Güneş etrafında döndüğü fikrini ortaya koyduğunda büyük tepkilerle karşılaşmıştır. Doğada meydana gelen her olayın matematiksel olarak açıklanabileceğine inanıyordu. Ortaya koyduğu fikirlerden rahatsız olanlar tarafından MÖ500 yıllarında eğitim verdiği okulunda öğrencileriyle yakılarak öldürülmüştür.
HEKATUS:
Mısır ve Asya’da incelemeler yapmıştır. Yeryüzünün Tanımı veya Dünyanın etrafında yolculuk (Periegesis veya Periodos Ges) adlı eserlerinde, Hazar denizinin okyanusa açıldığını, Nil nehrinin güneydeki bir okyanustan geldiğini ve dünyanın üç kıtadan oluştuğunu savunmuştur. ( Afrika, Asya, Avrupa )
ANAKSİMENES: (M.Ö. 550 – 480)
Yeryüzünü bir dikdörtgene benzeterek, dairesel bir denizin onu çevrelediğini savunmuştur. Gecelerin yüksek dağların güneş ışınlarını engellemesiyle oluştuğun inanmaktaydı. Güneş ve ay ile diğer yıldızlar arasında ilk kez olarak bir ayırım yapmış, güneşin kendi ışığına sahip olduğu yerde, ay da dahil olmak üzere, diğer gök cisimlerinin güneşin ışığını yansıttığını söylerken, güneş ve ay tutulmalarına ilişkin olarak da doğru bir açıklama getirmiştir.
MİLETOS’LU ANAKSİMANDROS: (M.Ö. 610–545)
Milattan önce 610 yılında Miletos’ta doğan Yunan doğa filozofu Anaksimandros, astronominin kurucusu ve ilk kez bir kozmoloji ya da dünya üzerine sistematik felsefe görüşü getiren filozof kabul edilir. Ona göre de her şeyin kökeninde sonsuzluk (Aperion) vardı. Yer kürenin uzayda diğer bütün nesnelerden eşit uzaklıkta hiçbir yere bağlı olmadan yüzdüğüne inanıyordu. Duyularımızla algıladığımız kadarıyla yer kürenin yüzeyi engebeli ama bütün olarak düşünüldüğünde düzdü bu nedenle Anaksimandros yer kürenin davul biçiminde olduğunu ileri sürdü ve bu gerçekten yola çıkarak davulun öteki yüzünde yaşayan insanlar olabilirdi. Anaksimandros karalar ile okyanus sınırını çizen ilk insandı. Düzenli ve anlaşılır bir evreni ifade etmek için ilk defa kozmos sözcüğünü kullanmıştır. Tutulmalardan yararlanarak Güneş’in yarıçapının Yer yarıçapının 27 katı olduğunu tahmin etmiştir. Ona göre Güneş’in Yer’e olan uzaklığı Güneş çapının 27 katı idi. Ay’ın uzaklığını ise Yer yarıçapının 19 katı olarak hesaplamıştır. Çok seyahat yapmış ve bir Dünya haritası çizmiştir. Yunan dünyasını bu haritanın ortasına koymuş, Avrupa ve Asya’yı ise onun çevresine yerleştirmiştir. Anaksimandros’a göre, bütün kara kitlesini okyanus denilen büyük bir deniz kuşatmıştır. Anaksimandros’a göre insan, balıktan gelir; çünkü balığın kökeni insanlarınkinden daha kolay açıklanabilmektedir. Bu bakımdan Anaksimandros, evrim kuramlarının öncülerinden sayılabilir.
KSENEFON:
Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde Anadolu’nun nüfus özellikleri, coğrafyası, gelenek ve görenekleri hakkında bilgiler vermektedir. Anabasis yedi kitaptan oluşmaktadır. Eser anı defteri biçiminde kronolojik bir düzen izlemiştir. Çizdiği harita MÖ 5. yüzyılın en detaylı haritası olarak kabul edilmektedir.
İZNİK’Lİ (NİCEA) HİPPARCHUS: (İÖ 160– 125)
Hipparchus, geliştirdiği trigonometri yöntemleriyle birçok yıldızın konumunu belirledi. Gök haritaları için ortografik projeksiyonu (Göz merkezi sonsuzdadır. Projeksiyon düzlemi Dünya merkezindedir. Projeksiyon çizgileri birbirine paralel olarak bu düzleme diktir). İlk ortaya atan kişidir. 850 yıldızı içeren bir katalog hazırlayarak, bu yıldızları parlaklığına göre altı sınıfa ayırdı. Ekinoksların devinme(hareket) olgusunu ortaya koydu. Güneş ve Ayın uzaklığını hesaplamıştır. Enlem ve boylam daireleriyle, Dünya’daki herhangi bir noktanın konumunu belirtme yöntemini bulmuştur.
FRİEDRİCH RATZEL: (1844 – 1904)
Antropocoğrafya
Politik Coğrafya
İnsan ve çevre arasındaki ilişkileri ele alarak bu konudaki ilk olma özelliğine sahip olan Beşerî Coğrafya (Antropocoğrafya) adlı eseri meydana getirerek, Beşerî coğrafyanın gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.Friedrich Ratzel, Siyasî Coğrafya akımının kurucusu olarak kabul edilir. Ona göre devlet, bir hücreden meydana gelen bir organizmadır. Devlet, gelişme ve yayılmayı arzu eder. Devletin yayılmacı politikası, ilkel ve küçük devletlere dışarıdan istilâ yoluyla mümkün olur. Tüm çalışmalarında yayılmacı ve sömürgecilik ruhunu açıkça ortaya koymuştur. ‘’Politik Coğrafya – Devletler, Münakalât ve Harp Coğrafyası’’(1897) eserinde savunduğu jeopolitik ve siyasî görüşler, Hitler’in dünya egemenliği politikasının oluşumunda etkili olmuştur.
GERARDUS MERCATOR: ( 1512 — 1594)
Gerçek adı Gerard De Kremer olan Gerardus Mercator, Mercator harita projeksiyonunu geliştiren coğrafyacı ve kartografcıdır. Belçika topraklarında yer alan Flandre’de 1512 yılında doğdu ve Almanya’nın sınırlarında yer alan Duisburg’da 1594 yılında vefat etti.
Mercator, bu bilimlerin dışında astronomi, tarih, manyetizma ve felsefe alanları ile ilgilendi. Kartografya adına ortaya koymuş olduğu harita projeksiyonu enlem ve boylam yer alması bakımından navigasyon için önemli yere sahipti. Bu projeksiyon günümüzde kullanılmaktadır. Dünyanın düzleme aktarılması bakımından en etkili yöntemlerin başında gelmektedir. Projeksiyon dışında atlas ve dünya haritaları bulunmaktadır. (Mercator-Hondius Atlas)
MARCO POLO: ( 1254 — 1324)
Marco Polo’nun Seyahatleri kitabında yazılanlar çoğu kişiye uçuk hatta inanılması güç gelse de, yüzyıllar boyunca, Asya kültürü hakkında hiçbir fikri olmayan Avrupalılara, bu kültür hakkında önemli bilgiler aktarmıştır. kitabında verdiği bilgiler, XV. yy’dan sonra yapılan deniz yolculuklarında kullanılmış, kömür, barut, pusula ve matbaa da, Batı ülkelerine Marco Polo tarafından tanıtılmıştır.
Bununla birlikte, o dönemki coğrafyacılar Marco’ya pek itibar etmese de, verdiği bilgilerin bazıları 14. Yüzyılda harita oluşturmak için kullanılmıştır. Tarihe, Asya ötesi yolculuk rotasını ilk kaydeden ve yolculuğu ne kadar uzun süreceğine ait hesaplama için bir sistem oluşturan ilk kişi olarak geçmiştir. Bu başarıları sayesinde modern coğrafya bilimine öncülük etmiştir.
JAMES COOK: ( 1728 — 1779)
Bilimsel gezilerde en önemli kişidir. Büyük Okyanus’ta gerçekleştirdiği keşif gezileri ile tanınan İngiliz kaşif, denizci, haritacı ve asker. HM Bark Endeavour adlı gemisiyle üç büyük Pasifik gezisi düzenlemiş olan Cook, son gezisi sırasında Hawaii’li yerlilerle girdiği bir çatışmada hayatını kaybetmiştir.
Ali KUŞCU: ( … — 1474)
XV. yüzyıl başlarında, Semerkand’da doğmuştur. Babası Muhammed, ünlü Türk Sultanı ve astronomu Uluğ Bey’in kuşçusu olduğu için, ailesi ‘Kuşçu’ lakabıyla meşhur oldu. İstanbul’un enlem ve boylamını ölçerek güneş saatleri yapmıştır. Astronomi ve matematik konusunda iki önemli eseri vardır.
FETHİYE: Astronomi kitabıdır. Otlukbeli Savaşından sonra Fatih’e sunulmuştur. Üç bölümden oluşmaktadır;
1.Bölüm: Gezegenlerin hareketlerinden bahsedilmektedir.
2.Bölüm: Yer’in şekli ve iklim konusundadır.
3.Bölüm: Yer’e ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıkları üzerinde durmaktadır. Bu eser özellikle medreselerde öğretim amacıyla hazırlanmıştır. Diğer eseri ‘’Muhammediye ‘’adını verdiği matematik kitabıdır. Ali Kuşçu 1474’te İstanbul’da vefat etti.
CARL RİTTER: (1779–1859)
Carl Ritter Beşeri coğrafyanın kurucusu olarak kabul edilmektedir. Coğrafyacı kimliği yanında tarihçi ve felsefeci olarak tanınmıştır. Coğrafya İlminde Tarihi Esaslar adlı eserinde, Beşerî Coğrafyayı tanımlarken, çevre ve insan arasındaki ilişkileri inceleyen bilim olarak ifade etmiştir. Beşeri incelemelerde insan ve çevrenin aynı oranda etkili olduğunu bu nedenle sadece birisine ağırlık vermenin doğru olmadığını savunmuştur. Tarihi olayların açıklanması sırasında coğrafi çevre şartlarının dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir. Bu nedenlerle tarih ve coğrafya bilimlerinin birbirini tamamlayan bilimler olduğunu vurgulamıştır.
İBN BATUTA: (1303–1384)
Fas’ta doğdu. Dönemin, en ünlü gezginidir. Kuzey Afrika kıyıları, Suriye, Mekke, Mezopotamya, Yemen, Kızıldeniz kıyıları, Mısır, Filistin, Anadolu, Balkanlar, Güney Rusya, Batı Türkistan, Hindistan ve Çin’e yaptığı gezilere ilişkin bilgileri ‘’İbn Batuta Seyahatnamesi’’ adlı eserinde toplamıştır. Eserde gezdiği alanlardaki toplumsal yapıları, zenginlik kaynaklarını, din, dil ve gelenek gibi özellikleri anlatmıştır. Eser ilgili alanların beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerini ele almış bu anlamda Beşeri ve Ekonomik bir inceleme içermektedir.
İBN HALDUN: (1332–1406)
Tunus’ta doğmuştur. Orta Çağ’da İslam Dünyası’nın en ünlü gezginlerindendir.En önemli eseri Kitap El-İbar (İbret Verici Kitap)’dır.Berberi topluluklarının ve İslam İmparatorluklarının İslam öncesindeki sosyal-ekonomik özellikleri hakkında bilgi vermektedir.İnceleme alanına ilişkin jeopolitik ve siyasi coğrafya bililerine yer vermektedir.
MESUDİ (EBU’L HASAN EL-MESUDİ):
Doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bağdat’ta doğmuştur. IX. yüzyılda yaşadığı ve 957 yılında öldüğü tahmin edilmektedir. İran, Hindistan, Çinhindi, Seylan, Kafkasya, Doğu Anadolu, Batı Türkistan, Suriye, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve İspanya gibi alanları gezmiş bu alanlara ilişkin gözlemlerini ‘’Al Müruc Al Zekhb’’ (Altın Çayırlar) adlı eserinde anlatmıştır.
İDRİSİ:
Orta Çağ Arap coğrafyacısıdır. 1099 doğdu. Akdeniz Havzası ülkelerini, Fransa ve İngiltere’yi dolaştıktan sonra Sicilya Kralı II. Ruggiero’nun sarayına yerleşti. En önemli eseri Libro del Re Ruggiero (Kral Ruggiero’nun Kitabı) adlı eseridir. Bu eserde Rusya, Almanya, İskandinavya, Hint okyanusu kıyıları ve Afrika hakkında bilgiler vermektedir. Bir Dünya Haritası hazırlayarak bu kitabına koymuştur.
İBRAHİM HAKKI AKYOL (Silistre 1888 – İstanbul 1950)
1900′ de İstanbul’a gelerek Galatasaray Sultanisi’ne girdi. 1908’de Maarif Nezareti’nden burs alarak İsviçre’ye gitti. 1908-1912 arasında Lozan Üniversitesi’nde fizik ve doğa bilimleri öğrenimi gördü. Balkan Savaşları başlayınca Türkiye’ye döndü. 1916’ya kadar Kabataş ve Trabzon idadileriyle Galatasaray Sultanisi’nde fizik ve kimya öğretmenliği yaptı. 1916’da Ziraat ve Maadin Nezareti tarafından Almanya ‘ya gönderildi. 1919’a kadar bu ülkede maden mühendisliği ve coğrafya öğrenimi gördü. Yurda döndükten sonra 1923’te İstanbul Darülfünun’u Edebiyat Fakültesi’nde Tabii Coğrafya profesörü oldu. 1936’da aynı fakültenin Fiziksel Coğrafya Bölümü Başkanlığına getirildi. Türkiye’de çağdaş coğrafyacılığın kurucu öncülerinden biridir. Türkiye’nin çeşitli yörelerinde ilk jeomorfolojik ve klimatoloji (iklimbilim) araştırmalarını başlattı. Türk Coğrafya Kurumu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Ülkemizde coğrafya eğitimine ciddi katkılarda bulunmuş olan Prof. İbrahim Hakkı Akyol, Türkiye’de bilimsel coğrafyanın kurucusu sayılmanın yanı sıra fizik, alanında da makaleler yayımlamıştır.
Başlıca eserleri: Geyve Civarında Yılanda Heyelanı (A. Müştak ve A.Ma-lik ile, 1921); Umumi Coğrafya (Galvedes ve Maurett’ten çeviri, 1922); Tepeköy Torbalı İzmir Zelzelesi (H. N. Pamir ile, 1929); İzmir Civarının
Bünyesine Ait Tetkikler (E. Chaput ile, 1930); Ankara Civarında Suların Cereyanına ve Onlardan İstifadeye Dair Lügatçe (1939); Umumi Coğrafya (1940);Tanzimat Devrinde Bizde Coğrafya ve Jeoloji (1940); Mevzii Coğrafya (1941); 31 Birincikânun (1939); Erzincan Yer Depremi (1942); Umumi Coğrafyaya Giriş (1951)
FAİK SABRİ DURAN ( 1883 – 1943)
Coğrafyaya ait kitapları ve atlaslarıyla tanınmış bir öğretmen ve yazardır. Üsküdar’ da doğdu. Mekteb-i Mülkiye’nin idadi sınıflarında okurken ilk yazısı olan küçük bir hikayeyi 23 mart 1899′ da Tarik gazetesinde yayınladı. 1900 yılında mezun olup basın hayatına atılırken Saint Benoit kolejine girdi, iki yıl burada okuyarak Fransızcasını ilerletti. 1906’ya kadar fen ve seyahat konularıyla ilgili 14 eser yayınladı. Bu eserlerinden ötürü, II. Abdülhamit, Faik Sabri’ yi gümüş bir Sanayi Madalyası ile mükafatlandırdı.
1906’da Paris’e giden F. S. Duran 1912′ de Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünde yüksek tahsilini tamamladı. Memlekete dönünce öğretmen oldu, çeşitli okullarda ve Üniversite’de coğrafya öğretmenliği yaptı. Almanya’dan getirilen Prof. Obst ile birlikte, Türkiye’de bağımsız bir Coğrafya Enstitüsünün kurulmasına çalıştı. 1920’de hocalıktan istifade ederek Avrupa’ya gitti. 1926’da memlekete dönünce gene öğretmenliğe başladı.
12 mart 1942’de Türk Coğrafya Kurumu’nun Genel Merkez Heyeti üyeliğine seçildi. Her derecedeki okullar için yazdığı coğrafya ders kitaplarından, atlaslardan, okul haritalarından başka, telif ve tercüme, birçok eseri vardır. Son eseri olan Kâşifler Alemi basılırken öldüğünden, bu kitap ölümünden sonra tamamlanmıştır.
REŞAT İZBIRAK (1911 – 1998)
Cumhuriyet Döneminin ilk büyük coğrafyacılarından ve Modern Coğrafyanın kurucularından biridir. Reşat İzbırak, 1911 yılında Harput’ta doğdu. 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümünü bitirdi. 1935’te devlet sınavlarını kazanarak ihtisas yapmak üzere Berlin Üniversitesine gönderildi. Doktora çalışmalarını yaptı ve “Geomorphologische Studien im Westlichen Bayerischen Walde” adlı tezini hazırladı. Ankara Üniversitesi DTC. Fakültesinde asistan (1939), doçent (1944), profesör (1953) oldu. Aynı yıl Fiziki Coğrafya ve Jeoloji Kürsüsü Başkanlığına seçildi. Harita Genel Müdürlüğü’nde ve daha sonra kurulan Harita Yüksek Teknik Okulunda 1952 yılından itibaren, 29 yıl süreyle, jeomorfoloji dersleri okutarak Harita Mühendis-subayı yetiştirilmesinde katkısı oldu.
Reşat İzbırak, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da jeomorfoloji konusunda bilimsel araştırmalar yapmıştır. 1978 yılında yaş haddinden dolayı emekliye ayrılmıştır. 1998 yılında İstanbul’da vefat etti.
Prof. Dr. OĞUZ EROL (1926 – 2014 )
1926 yılında Bursa’da doğmuştur. İlk ve Orta Okul eğitimini İstanbul’da, Lise eğitimini Ankara’da tamamlayan EROL, 1947 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinden lisans tezini vererek mezun olmuştur.
1950 yılında aynı Üniversitenin Coğrafya Bölümünde Doktor unvanını almış, 1952-1957 arasında Fiziki Coğrafya ve Jeoloji Kürsüsünde Asistan olarak çalışmıştır. 1957-1965 yılları arasında Doçent, 1965-1987 yılları arasında Ankara Üniversitesinde Profesör olarak görevini sürdüren EROL, sırasıyla A.Ü. Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünde Bölüm Başkanı, Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesinde dekanlık, aynı Fakültenin Fiziki Coğrafya Kürsüsünde kürsü başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur.
Üniversitelerimiz ile Almanya, İtalya, A.B.D., İngiltere, Fransa gibi ülkelerde bilimsel araştırma ve çalışmalar yapan EROL, 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsüne geçmiştir. Bu enstitüde Jeomorfoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmıştır. Jeomorfoloji, Kuvaterner Jeolojisi, Klimatoloji, Hidroloji, Deniz Bilimleri, Çevre Bilimleri, Jeoarkeoloji, Fiziki Coğrafya, Jeoloji, Bilgisayar bilimlerine ilgi duyan Prof. Dr. Oğuz EROL’un bu alanlarda yayın ve çalışmaları bulunmaktadır.
1993 yılında yaş haddinden dolayı emekli olmuştur. 1997 yılında İ.T.Ü. Jeoloji Mühendisliği bölümünde bir sömestr seçmeli jeomorfoloji dersi vermiştir. Aynı bölümde proje bazında bilimsel çalışmalar yapmıştır.
Prof. Dr. HAYATİ DOĞANAY (1948 – )
Trabzon’un Merkez ilçesine bağlı Yeşilyurt Köyü’nde 1948 yılında doğdu. DOĞANAY’ın yaklaşık 38 yılı akademisyenlik ve 8 yılı öğretmenlik olmak üzere, 46 yıllık meslek hayatı, bir başka ifadeyle 46 yıllık eğitim ve öğretim emektarlığı bulunmaktadır. Bu süre içerisinde, gerek öğretmenlik mesleğine ve gerekse akademik camiaya pek çok öğrenci kazandırmasının yanı sıra; birçok bilimsel yayına da imza atmıştır.
27 Yorum
Çok güzel olmuş elinize sağlık.
Biz teşekkür ederiz değerli yorumunuz için. İyi akşamlar dileriz.
Helal olsun hocam ellerine sağlık
Eyvallah Anonim.
projeme çok yardımınız dokundu çok teşekkür ederim
Rica ederiz Elif. Derslerinde başarılar diliyoruz.
NİYE PLATON YOK SAYIN SAYGIDEĞER HOCAM? BİZİM GİBİ ÇALIŞKAN ÖĞRENCİLERE BİR PLATONU ÇOK GÖRMEYİN!!
vay be adam uğraşmış etmiş kaç tane bilim insanı saymış sen sadece platona mı takıldın bide bizim gibi çalışkan öğrenciler diyorsun ha bide ilk öne bir teşekkür et sonuçta bu senin yararına dokundu hocam ben bu hıyarın yerine size teşekkür ederim.
Merhaba Okan. Çalışmaların faydalı olmasını umuyoruz eksikler olabilir dönüş yapılırsa düzeltilir. Ziyaretçilere argo ifadeler kullanmakta pek hoş olmaz. iyi çalışmalar
çook güzel bilgiler inşallah bizim ülke bizim toplumda böyle bilim damlarıyla kaynar allah mekanlarını cennet eylesin nur içinde yarsın hepsi
Başta Fuat SEZGİN hocamız olmak üzere, Sırrı ERİNÇ, İbrahim ATALAY, Asaf KOÇMAN, hocalarımızı da eklemenizi dileriz. İyi çalışmalar efendim.
Merhaba Hüseyin AKSUNGUR. ilginiz için teşekkür ederiz. Listemizi kısa sürede güncelleyeceğiz. iyi çalışmalar
Gerçekte mukemmeldi Bu benim projemdi eğer yüksek alirsam da bilinki sizin sayenizde iyiki varsınız teşekkür ederim ellerinize sağlık MEKANLARI CENNET OLSUN AMİN (:
Teşekkür ederiz, iyi çalışmalar.
Ricee edikk
emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.elinize,emeğinize sağlık.gerçekten çok güzel olmuş.
Rica ederiz. iyi çalışmalar
PROJEME ÇOK YARARI OLDU ÇOK SAĞOLUN
Rica ederiz Emine Eslem. Derslerinde başarılar dilerim.
Çok güzel olmuş ellerinize sağlık proje ödevimin tamamını buradan yaptım
Rica ederiz. Derslerinde başarılar dilerim.
çok yardımcınız oldu projeme sagolun
Rica ederiz. İyi çalışmalar dilerim.
Çok güzel olmuş ellerinize sağlık proje ödevimin tamamını buradan yaptım
Rica ederiz Tekin. Derslerinde başarılar dileriz. İyi çalışmalar.
Projem de çok işe yaradı teşekkürler hocam
Rica ederiz Tuba. Derslerinde başarılar dilerim.