Türkiye’nin Jeopolitik Konumu

Türkiye’nin Jeopolitik Konumu

Merhaba sevgili arkadaşlar. Bu dersimizde Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve öneminden bahsettik. Konu içinde Jeopolitik, Jeostratejik, Jeokültür gibi kavramlarda açıklandı. Kolay gelsin iyi çalışmalar.

Siyasi Coğrafya ve Jeopolitik
Siyasi Coğrafya; Dünya’nın tamamında veya bir bölgesinde ya da ülkesinde, doğal, beşeri ve ekonomik olayların dağılışını, aralarındaki bağlantılarını, sebep ve sonuçlarını inceleyerek, devlet İşlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış belirleyen bir bilimdir. Siyasi Coğrafya araştırma alanında, sık sık söz edilen diğer kavram jeopolitik kelimesidir. Jeopolitik ve kavramı, Siyasi Coğrafyanın tanımı ile benzerlik gösterse de tam anlamı İle eş anlamlı değildir. Benzerliği ve farklılığı ortaya koyabilmek için bu iki kelimenin anlamlarını bilmek gerekir.
Jeopolitik kelimesinin sözlük anlamı; Ekonomik ve siyasal coğrafya verilerine göre dış siyasetin saptanması, Yer Politikası, Dünya Politikası, Siyasi Coğrafya daha geniş anlamıyla Jeopolitik; Devletlerin coğrafi özellikleri ile siyasetleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilimdir. Diğer bir ifadeyle de, uluslararası siyasette, coğrafi etmenlerin güç İlişkileri üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Jeopolitik, bugünkü ve gelecekteki politik düzeyde güç ve amaç ilişkisini fiziki ve siyasi coğrafyayı esas olarak incelemelerini yapar.

Türkiye’nin Jeopolitiği

Türkiye’nin jeopolitiğinde coğrafi konumun temel yapı taşları olan matematik konum ile özel konum unsurlarının büyük bir etkisi vardır. Jeopolitiğe dair özellikleri ve önemi belirlemede bu unsurlardan faydalanılır. Matematik konum ülkenin daha çok doğal özellikleri üzerinde etkili olur. Türkiye matematik konum itibariyle 36°-42° Kuzey Paralelleri İle 26°-45° Doğu Meridyenleri arasında yer alır. Yani ülkemiz ekvatorun kuzeyinde başlangıç meridyeninin ise doğusunda yer almaktadır. Öte yandan bu konumu ile orta enlemlerde ve ılıman kuşakta yer alan bir ülkedir. Matematik konumu itibariyle, Türkiye; İnsan yaşamı için en İdeal bir kuşakta yer almaktadır. Bu özelliğinden dolayı, Türkiye toprakları, tarihin en eski dönemlerinden beri, hep büyük devletlere beşiklik yapmış ve çok sayıda medeniyetlerin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Dünya üzerinde medeniyetler beşiği olarak da bilinen Türkiye, bu özelliğini matematik konumundan dolayı, gelecekte de koruyacaktır. Çünkü tarihe bakıldığında eski medeniyetlerin genellikle elverişli iklim koşullarının bulunduğu orta kuşakta kurulmuş oldukları görülmektedir.

Özel konum ise ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik durumunu doğrudan etkilemektedir. Türkiye’nin topraklarının çoğunluğu Asya kıtasında olmakla birlikte Trakya kanalı ile Avrupa kıtasından da kendisine bir pay almıştır. Bu özelliği ile Türkiye hem Asya hem de Avrupa ülkesi konumundadır. Genç oluşumlu bir ülke olduğu için deprem riskinin fazla olduğu ülkemiz dağlık ve engebeli alanlarının fazlalığıyla dikkat çekmektedir. Ovalar genellikle kıyılarda ve akarsu vadilerinde yer alır. Su kaynakları bakımından çevresindeki komşularına göre daha elverişli şartlara sahiptir.

Ekonomik faaliyetleri çeşitli olan ülkemiz tarımsal acıdan genelde kendine yeten bir ülke olup sanayileşme acısından da gelişmekte olan bir ülke özelliğine sahiptir. Gelişmekte olan bir ülke olmasına paralel olarak ulaşım sistemleri de gelişme aşamasındadır. Turizm potansiyeli fazla olan ülkeler arasındadır.

Türkiye yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları bakımından, bölge ve hatta dünya ülkeleri arasında zengin ülkeler arasında yer alır. Ayrıca Türkiye’nin genç bir nüfusu vardır. Bu durum gelişmiş Avrupa ülkelerinde nüfusun büyük bir çoğunluğu yaşlı insanlardan oluştuğundan ülkemizdeki genç nüfus batıya umut vermektedir. Üç tarafının denizlerle çevrili oluşu ve Asya ve Avrupa kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahip olması Türkiye’nin jeopolitik önemini arttıran en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye; eski kara kütlelerinin (Asya-Avrupa-Afrika) birbirlerine İyice yaklaştığı bir konumda yer almaktadır. Bu özel konumu sayesinde, üç kıtayı birbirine bağlayan bir köprü görevini üstlenir. Cebel-i Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı İle Hint Okyanusu’na bağlantılıdır. Dolayısıyla deniz ulaşımında stratejik bir öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu belirlenirken, dünyadaki güç odaklarını göz önünde bulundurmak gerekir.
Bugün için dünya coğrafyasında bulunan güç merkezleri, ABD, BDT, AB, Çin ve Japonya’dır. Türkiye tüm bu güç odaklarının tam merkezinde bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin jeopolitik konumu oldukça önemlidir. Aynı zamanda Türkiye, dünya coğrafyasında büyük askeri bir güç ve birlik oluşturan NATO’nun içindedir ve güney kanadını oluşturan bir devlettir. Diğer taraftan Türkiye; İslam Dünyası İle Hıristiyan Batı Dünyası’nın karşılaşma bölgesinde bulunan Müslüman bir devlettir.

Türkiye, jeopolitik ve jeokültür levhalar üzerinde sınır ülkesidir. Yani batıdan Avrupa kültürü, kuzeyden Rus kültürü, doğudan Asya kültürü ve güneyden Afrika ve Arap kültürü ile sınırlıdır. Dolayısıyla Türkiye, aynı zamanda dünya kültürlerinin kesişme noktasında bulunur.

Türkiye, kuzeybatıdan Balkan ülkeleri, kuzeydoğudan Kafkas ülkeleri, doğu ve güneyden Ortadoğu ülkeleri İle sınırlıdır. Bilindiği gibi, tüm bu ülkeler, dünyanın en istikrarsız bölgeleridir. Savaş coğrafyası haritasında, bu bölgeler sıcak bölgeler diye adlandırılır. Dolayısıyla, Türkiye her yönden savaş çemberi içinde bulunmaktadır.

Türkiye’nin Jeopolitik Geçmişi

Küçük Asya olarak bilinen Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu;
• Matematik konumu gereği orta kuşakta bulunması
• Olumlu iklim koşullarına sahip olması
• Verimli topraklara sahip olması
• Su kaynaklarına sahip olması,
• Doğal kaynakların bol olması,
• Uç tarafının denizlerle çevrili olması
• Asya, Afrika, Avrupa kıtaları arasında bulunması nedeniyle tarih boyunca sık sık göç ve istilaya uğramıştır.

Türkiye Roma İmparatorluğu, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleri, Osmanlı İmparatorluğu son olarak ta Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik sahası olmuştur.

Anadolu’nun Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde bulunması, Avrupa’ya çok yaklaşan bir yarımada (üç tarafı denizlerle çevrili) oluşu ve Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki geçişi mümkün kılan Boğazların bulunması Anadolu’yu Orta Doğu’nun hatta dünyanın ticari ve stratejik bakımdan çok önemli bir coğrafyası haline getirmiştir. Bu nedenle gerek Anadolu’da gerekse çevresinde kurulan devletler, gelişebilmek ve varlıklarını güvenle sürdürebilmek için bu kilit noktada özellikle de Boğazlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışmışlardır.

Osmanlı Devleti kurulduğu bölgedeki coğrafi koşulların sağladığı avantajlar, kendilerine özgü devlet organizasyonu ve askeri gücü nedeniyle ayakta kaldığı sure içerisinde dünya jeopolitiğinde önemli bir yere sahip olmuştur. Osmanlı Devleti gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı ve Fas kıyılarına, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi’ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna’nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen’e uzanmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklar da söz sahibi olmuştur. Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür.

16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu dünya üzerinde “Denge Kuran” rolü oynamış bu nedenle dünyanın en güçlü ve büyük devleti olmuştur. Ancak Avrupalıların gelişebilmek ve dünya üzerindeki varlıklarını umdukları düzeyde sürdürebilmek amacıyla yaptığı Coğrafi Keşiflerle Ümit Burnunu bulmaları ticaret yollarının yer değiştirmesine dolayısıyla Osmanlı Devletinin üzerinde bulunduğu bölgenin önemini kaybetmesine yol açmıştır. Bu keşiflerle doğu ile batının ticareti kara yolları üzerinden deniz yoları üzerine kaymış Osmanlı Devletinin elinde tuttuğu transit ticaret bu durumdan olumsuz etkilenmiştir.

İlkçağlardan beri Anadolu Yarımadası üzerinde kurulan uygarlıkların temel geçim kaynağı olan kervan yolları Coğrafi Keşiflerle etkinliğini yitirince Osmanlı Devletinin zengin ve parlak dönemi son bulmuş buna bağlı halkın hayat standardının düşmesi devletin siyasi yönden zayıflamasına ortam hazırlamıştır. Zamanla siyasi gücünü yitiren Osmanlı Devleti tarih sahnesinden silinmiş yerine Mustafa Kemal önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Türkiye’nin jeopolitik önemi özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasındaki gelişmelere bağlı olarak artmıştır. Türkiye’nin daha da artan jeopolitik önemi 1980’lerden itibaren özellikle Orta Doğu’da, Kafkasya ve Balkanlarda meydana gelen siyasi ve ekonomik gelişmelerle had safhaya ulaşmıştır.

Bu gelişmelerden en önemlileri;
– Ekonomik ve kültürel alandaki küreselleşme
– Politikadaki hızlı değişim ve küreselleşme
– Sovyetler birliğinin dağılması ve dolayısıyla SSCB ve Doğu bloğu ülkelerinin NATO’ya karşı kurduğu Varşova paktının dağılmasıyla Soğuk Savaşın sona ermesi gibi gelişmelerdir.

Bu gelişmelerin ortaya çıkardığı değişiklikler dolayısıyla;
• Küresel ve bölgesel boyutlarda dünyada yeni kuvvet dengeleri oluşmuştur.
• Avrupa’da yeni siyasal oluşumlar meydana gelmiştir.
• SSCB çatısı altında bulunan Türkiye ile etnik, tarihi ve kültürel bağları bulunan Orta Asya ve Kafkasya’daki ülkeler bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
• Balkanlarda ve Ortadoğu’da yeni ve çok önemli gelişmeler ve değişmeler meydana gelmiştir.

Günümüzde Türkiye’nin Jeopolitik Konumu

Türkiye özel konumu gereği dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz rezervine sahip Ortadoğu ve Hazar ile önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağında bulunan Akdeniz havzasında yer alır. Doğusunda zengin doğal kaynakları yataklarına sahip ülkeler bulunan Türkiye’nin batısında da gelişmiş Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. Ayrıca tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz Havzası ve Boğazlar, SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal değişikliğe uğrayan Balkanlar, etnik çatışmalar yanında zengin doğal kaynaklara sahip Kafkasya ve Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde bulunmaktadır.

Aynı zamanda;
• Türkiye Hazar ve Orta Asya ülkelerinin sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynaklarının batıya ulaştırılması için hazırlanan enerji nakli projelerinin en önemli güzergâhı üzerindedir. Dünya enerji kaynaklarının %70’i Türkiye çevresinde kümelenmiş durumdadır. Bu kaynakları tükenebilir durumda olduğundan gelecek için çok büyük bir öneme sahiptir. Hazar petrollerinin batıya taşınmasında kullanılan Bakü-Ceyhan projesi petrol nakil güzergâhı bakımından en istikrarlı ve güvenli ortamı sunmaktadır. Hazar Havzası’nın doğal zenginliklerinin dünya pazarlarına ulaşmasıyla birlikte Kafkasya ve Orta Asya’ya yönelik ticari trafikte meydana gelen artışın gerekli kıldığı Trans Kafkasya Ulaşım Koridorunun hayata geçirilmesi bakımından da Türkiye anahtar ülke konumundadır.
• Bulunduğu bölgede güçlü bir orduya sahiptir.
• Türkiye BM ve NATO’nun barışı koruma, bölgesel güvenlik ve istikrara yönelik girişimlerine katılımları ve bazılarında oynadığı öncü rol ile Avrupa güvenlik mimarisi üzerinde ağırlığa sahiptir.
• 20. yüzyılın sonlarında dünyadaki köklü ve hızlı değişiklikler Türkiye’yi NATO’nun bir kanat ülkesi konumundan çıkarmış Avrasya kuşağında merkezi bir duruma getirmiştir.
• Türkiye bulunduğu coğrafi konum ve yüklendiği jeopolitik görev nedeniyle birçok farklı ticari, ekonomik, askeri ve siyasi uluslararası kuruluşlara üyedir. Aynı anda NATO, Avrupa Konseyi, Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Karadeniz Ekonomik İş Birliği (KEİ), Ekonomik İş Birliği Örgütü (ECO), D-20 ve İslam Konferansı Örgütü (İKO) üyesi olan tek devlettir.
Türkiye bulunduğu konum içinde çevresine barış, istikrar, demokrasi ve hoşgörüyü yansıtmak için büyük bir çaba içindedir. Türkiye’nin bu yöndeki gayreti; savunduğu İlkelerden, coğrafyasından ve bilinen tarihi gerçeklerden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin uyguladığı dış politika, hem yaşadığı coğrafyadaki jeostratejik, ekonomik, kültürel gerçeklere hem de Atatürk’ün koyduğu barışçı ilkelere dayanmaktadır.

ByGeo: Coğrafya hayata bakış açım, hayat felsefem..