Türkiye’nin Akarsuları ve Özellikleri
Ülkemizdeki akarsuların genel özellikleri şunlardır.
– Akış hızları yüksektir.
– Genel olarak rejimleri düzensizdir.
– Debileri düşüktür.
– Hidroelektrik enerji potansiyelleri fazladır.
– Denge profili oluşumu söz konusu değildir. Dolayısıyla ulaşımda kullanılamazlar(Bartın Çayı da dahil ülkemizde
akarsulardan taşımacılıkta yararlanılamaz. Bartın çayı son glasyalin sona ermesi ile deniz seviyesini
yükselmesi ile oluşmuş bir ria’dır. Yalnızca denize ulaştığı birkaç kilometrelik kısmında deniz taşıtları hareket
edebilir).
– Genellikle boyları kısadır (Dicle ve Fırat dışında).
– Sulama, içme, kullanma suyu temini, elektrik enerjisi üretimi, tatlı su balıkçılığı gibi alanlarda yararlanılabilmektedir.
Akarsularımızdan bazıları;
✦ Kaynağını yurdumuzdan alıp başka ülkelerde denize dökülür; Fırat, Dicle, Aras, Kura, Çoruh
✦ Kaynağını başka ülkelerden alıp yurdumuzda denize dökülür, Asi, Meriç
Kapalı Havzalar
Bir akarsu sularını denizlere ulaştırabiliyor ise bu tip akarsu havzalarına açık havza, sularını denizlere ulaştıramıyorsa bunlara da kapalı havza denir. Ülkemiz akarsularının döküldüğü başlıca dört kapalı havza vardır. Bunlar;
1. İç Anadolu kapalı havzaları: Konya-Tuz Gölü-Afyon
2. Göller Yöresi kapalı havzaları: Eğirdir, Beyşehir, Acıgöl, Burdur, Yarışlı, Salda
3. Van gölü kapalı havzası
4. Hazar Gölü kapalı havzasıdır: (Aras-Kura ırmakları)
Ayrıca ülkemizde karstik sahalarda yer alan küçük göllerde kapalı havzalardır (Kestel, Suğla Gölü).
UYARI : Kapalı havza göllerinde su dolaşımı olmadığından suları tuzlu ve sodalıdır (Tuz ve Van Gölü).
Ancak; Beyşehir ve Eğirdir gölleri kapalı havzalar olmalarına rağmen, yer altından karstik mağaralarla Akdeniz’e bağlandıkları için suları tatlıdır.
– Ülkemizdeki en uzun akarsu Kızılırmak’tır. Ülke dışına çıkan akarsular içinde en uzunu ise Fırat nehridir.
– Debi(akım)-rejim kavramları: Akarsu yatağından bir saniyede geçen toplam su miktarına akarsuyun debisi denir. Ülkemizde akarsuların taşıdığı su miktarı az olmasına rağmen yatak eğimleri fazla olduğundan debileri
yüksektir. Rejim ise akarsuyun yıl içinde geçirmiş olduğu seviye değişimleridir. Türkiye akarsularının genelinde
yaz mevsiminde sular çekilmektedir. İlkbaharda ise gerek yağışlar ve gerekse de kar erimeleri nedeniyle
akarsular kabarır. Akarsuların akış hızı arttığında kaba ve büyük malzemeler (alüvyonlar) taşırlar. Alçaldıkları
dönemlerde ise ancak kil boyutunda malzemeleri taşıyabilmektedirler.
– Ülkemizde beş tip akarsu rejimi vardır. Bunlar;
1. Yağmur sularıyla beslenenler; Seyhan, Ceyhan, Aksu, Göksu (Akdeniz Bölgesi)
2. Kar erimeleriyle beslenenler; Karadeniz ve Doğu Anadolu akarsuları
3. Yer altı sularıyla beslenenler; Manavgat ve Köprüçay
4. Gölden çıkan akarsular; Beyşehir gölü-Çarşamba Çayı, Eğirdir Gölü-Kovada, Manyas Gölü-Kocaçay, Ulubat Gölü-Orhaneli,
5. Karma rejimli akarsular; Fırat, Dicle, Kızılırmak, Yeşilırmak
UYARI : Ülkemizde yalnızca Doğu Karadeniz’deki bazı küçük akarsuların rejimi düzenlidir.
Türkiye’de akarsuların oluşturduğu bazı önemli yer şekilleri
Türkiye akarsularının genelinde vadiler çentik vadiler görülür. Bu durumun ortaya çıkmasında Anadolu’nun Tetis denizinin tabanından yükselmiş olması etkili olmuştur. Yükselen bir arazide epirojenik açıdan yükselmenin en önemli kanıtı derine kazılmış vadilerdir. Türkiye’de yalnızca çentik vadiler görülmez. Yapının etkisi ve yağış miktarının çeşitliliği ile akarsular yatağını farklı şekillerde derine kazdığı için ülkemizde hemen her tür vadi şekli görülür. Örneğin, Manavgat, Göksu, Köprüçay tipik kanyon vadiler içinden geçerek denize ulaşmaktadır. Doğu ve İç Anadolu’da volkanik materyalin, tortul kayaçlarla karşılaştığı yerlerde dar ve derin vadiler, asimetrik vadi şekilleri karşımıza çıkar. Yapıda görülen çeşitlik vadi türlerinin de çeşitli olmasını sağlamıştır. Ayrıca yine ani yükselmenin ve yapısının etkisi ile çok dar ve derin (kapız-kısık denilen) vadiler de vardır. Bunun en güzel örneği Fethiye-Ölüdeniz’deki Saklıkent vadisidir. Bu tip vadiler halk arasında kanyon vadiler olarak adlandırılsa da bunlar gerçek tabaka basamaklı vadiler değildir.
Karadeniz ve Akdeniz’e ulaşan akarsular, denizlerin kıyısı boyunca uzanan dağları aşabilmek için büyük yarma
vadiler kazmıştır. Bu yarma vadilerin örneklerini her bölgemizde görmek mümkündür. Yalnız Türkiye’den denize dökülenlerde değil, yurt dışından denize dökülen akarsularımızın vadilerinde de aynı durum söz konusudur. Örneğin Fırat ırmağı, Toros Dağlarını aşmak için devasa yarma vadiler kazmıştır (Kömürhan Boğazı).
Türkiye’de akarsuların oluşturduğu yer şekillerinin, ana yapısının epirojenik yükselmelerle oluştuğunu belirtmiştik. Dolayısıyla hareketli yer yapısı Türkiye’de bazı yer şekillerinin çok yaygın olmasını engellemiştir. Örneğin geniş tabanlı, alüvyon dolgusuna sahip vadiler ülkemizde Ege denizine dökülen akarsuların, grabenlerden geçtiği tektonik sahalarda görülür. Grabenlerdeki alüvyon dolgusunun üzerinden geçen akarsular, taban seviyesine (deniz seviyesi) ulaştıklarından yatakları boyunca büyük kıvrımlar oluştururlar. Akarsuyun bu akış kıvrımları, bilim diline Türkçe’den geçmiş menderes kavramı ile açıklanır. Ege ovalarında mendereslerin yaygın olması, ayrıca akarsu akış hızının da düşük olmasının bir sonucudur.
Türkiye’de akarsu aşınımıyla ilgili her türlü yer şeklini görmek mümkündür. Örneğin akarsuların bir basamaktan döküldüğü yerlerde (çağlayan-şelale), dev kazanı adı verilen çukurluklar oluşur. Ayrıca yağışlarla gerçekleşen yüzeysel erozyonun Türkiye’de oldukça yaygın olduğunu bilmek gerekir. Ürgüp-Göreme yöresinde yalnız peribacalarının oluşumunda değil kırgıbayırların oluşumunda sellenmelerin etkisi büyüktür. Kırgıbayırlar Erzurum (Narman) ve Afyon’da tipik şekilde görülürler.
Kaynak: Coğrafya Hocası