Türkiye’de Ulaşım

Türkiye’de Ulaşım

Bir ülkedeki ulaşım yollarının sıklığı ve kalitesi, o ülkenin gelişmişlik düzeyinin göstergesidir. Gelişmiş ülkelerde yolların toplam uzunluğu ve kalitesi ile taşıtların sayısı fazladır. Türkiye’de yolların toplam uzunluğu ve ulaşım araçlarının sayısı sürekli artmaktadır.

TÜRKİYE’DE ULAŞIM SİSTEMLERİNİN GELİŞİMİ

Ulaşım; yolcu, yük ve haberlerin bir yerden başka bir yerlere aktarılmasıdır. Bir ülkenin ekonomik kaynaklarının değerlendirilmesi, diğer ülkelerle ticari, kültürel vb. İlişkilerin kurulabilmesi bakımından ulaşımın önemi büyüktür. Ülke içi ulaşım sistemlerinin de gelişmemiş olması bölgeler arasındaki ilişkileri kısıtlar. Bir bölgenin fazla yetişen tarımsal urunu veya sanayi maddesi, ulaşım sistemleri aracılığı ile o urun veya maddeden yoksun alanlara iletilebilir.

Ulaşım, sadece ekonomik acıdan değil, ülkelerin bütünlüğü ve savunması acısından da büyük önem taşır. Eski dünya karaları arasında doğal köprü niteliğinde önemli bir geçit konumuna sahip Anadolu topraklarından tarih boyunca önemli yollar geçmiştir. Eski ticaret yolları, ülkemizin yeryüzü şekillerine bağlı olarak uzanmıştır. Uygarlıkların teknik imkânlarına göre yollar geliştirilmiştir.

Anadolu kıyılarında kurulan güçlü devletler denizcilikte çok ilerlemişlerdir. Bu devletler inşa ettikleri büyük tekneleri ticaret, keşif ve savaş amaçlı olarak kullanarak ülkelerinin sınırlarını genişletmişler, zenginliklerini artırmışlar, varlıklarını uzun yıllar devam ettirmeyi başarmışlardır. Bu özellik sadece kıyılarımız için değil, 3000 yıl öncesinden bu yana Anadolu’da kurulan Urartular, Frigler, Hititler, Likyalılar, Lidyalılar, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar için de geçerli olmuştur. Anadolu’nun yüksek ve engebeli jeomorfolojik yapısı, bitki örtüsü ve iklim özellikleri nedeni ile yerleşik düzenin başladığı binlerce yıl öncesinden günümüze kadar gerek deniz gerekse kara yolları kullanılmış, bu durum aynı zamanda stratejik bir güç oluşturmuştur. Gelişmelere bağlı olarak deniz ve kara yollarına demir yolları ve hava yolları da eklenmiştir.

Ülkemizde en gelişmiş ulaşım sistemi karayoludur. Karayoluyla evden eve ulaşılabilmekte yük ve yolcu taşınmaktadır. Karayolunun daha fazla gelişmesinde diğer ulaşım yollarına yapılan yatırımın da az olması etkilidir.

TÜRKİYE’DE ULAŞIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1. Doğal Faktörler

Coğrafi Konum
Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle Asya, Avrupa ve Afrika’nın birbirine en çok yaklaştığı yerdedir. Ülkemiz bu kıtalar arasında doğal köprü durumundadır. Bu konumundan dolayı Türkiye, geçmişten günümüze kadar önemli yolların kesiştiği yer olma özelliği korumuştur.

Bu özelliği nedeniyle Avrupa, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birleştiren kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve hava yolu ile enerji taşımacılığında Türkiye merkez konumundadır. Günümüzde Nabucco doğalgaz boru hattında da kilit ülke Türkiye’dir.

Yeryüzü Şekilleri
Ülkemiz ortalama yükseltisi 1132m olan yüksek ve engebeli bir ülkedir. Engebe fazlalığı kara yolu ve demir yolu yapım maliyetlerinin yüksek olmasına neden olmaktadır. Yolların akarsu vadilerini, çöküntü alanlarını, plato yüzeylerini veya kıyıları takip etmesinde yer şekilleri etkili olmaktadır. Ülkemizde yükseltinin az olduğu engebesiz alanlar, alçak platolar ulaşımın kolay sağlandığı alanlardır. Bu alanlarda yapılacak kara ve demiryolu maliyeti de düşük olur.

Ülkemizde az engebeli olan bölgeler; Marmara, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dur. Bu bölgelerde yapılacak karayolu ve demiryolunun maliyeti daha düşüktür. Ege bölgesinde ise doğu batı yönlü ulaşım kolay, kuzey-güney yönlü ulaşım zor sağlanmaktadır.
Kuzey Anadolu Dağları, Toroslar ve Doğu Anadolu’nun yüksek dağlık alanları kara ve demir yolu ulaşımını zorlaştıran doğal coğrafi faktörlerdendir. Çok dağlık olan Hakkari, Muğla, Artvin, Antalya gibi şehirlerde yer şekillerinden dolayı demiryolu ağı kurulamamıştır.

Kara ve demir yollarımız genel olarak dağ sıralarının uzanışına uygun dağılış gösterir. Özellikle dağların doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel olarak uzanması, kıyı kesimlerde güney-kuzey yönlü yolların yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bundan dolayı yollar genelde dağların uzanış yönü olan doğu-batı yönünde gelişmiştir. Günümüzde teknolojik gelişmelere bağlı olarak tünellerde yapılarak ulaşım her yönde kolay sağlanabilmektedir.

İklim
Ülkemizde İklim şartları bütün ulaşım yollarını etkilemektedir.
Rüzgâr, yağış, sis ve sıcaklık gibi İklim elemanlarının ulaşım üzerindeki etkileri yılın her mevsiminde görülmektedir. İç kesimlerde yaşanan olumsuz kış şartları kara ulaşımı üzerindeki etkisi çok fazladır. Bazı yollar yoğun kar yağışları yüzünden haftalarca kapalı kalabilmektedir. Bu etki kendini doğuya gidildikçe artarak hissettirmektedir.

2. Beşeri ve Ekonomik Faktörler

Sanayileşme, teknoloji düzeyi, sermaye ve insan gibi beşeri ve ekonomik faktörler, ulaşım sistemlerinin gelişimi üzerinde doğrudan etkin rol oynamaktadır. Ülkelerin farklı beşeri ve ekonomik faktörlere sahip olmaları, ulaşım türleri ve hizmetlerinin de farklılık göstermesine neden olmaktadır. Ülkemizde İstanbul’da ulaşım ağının çok gelişmesinde beşeri faktörlerin rolü büyüktür.

Ülkeler arası ticari faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde en çok kullanılan ve en ucuz yük taşınan yol denizyoludur. Yukarıda verilen özellikler doğrultusunda karayolu, demiryolu, denizyolu ve hava yollarının kavşak noktaları olduğu İllerimiz vardır. İstanbul, İzmir, Afyon, Samsun, bu illerimizdendir. Ulaşım ağlarından biri gelişebildiği gibi birkaçı da gelişebilmektedir. Ulaşım ağı bu şehirlerin gelişiminde en büyük etmen olmuştur.

TÜRKİYE’DE ULAŞIM YOLLARI

Karayolu

Cumhuriyetin İlk yıllarında kara yolu yapımına önem verilmiştir. Bunun sonucunda 1938 yılında kara yolu uzunluğu 38.800 km’ ye ulaşmıştır. 1950 yılında Kara Yolları Genel Müdürlüğü kurulmuş ve bu tarihten itibaren kara yolu yapımına daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. Kara yolu uzunluğu1955 yılında 55.000 km, 2006 yılında İse ülkemizde toplam karayolu uzunluğu koy yolları hariç 63.899 km’dir.

Ülkemizde karayolları yapımında 1970’li yıllardan İtibaren önemli gelişmeler olmuştur. 1973 yılında acılan Boğaziçi Köprüsü ile 1988 yılında acılan Fatih Sultan Mehmet köprüleri Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasındaki bağlantısını sağlayan önemli karayollarıdır. Türkiye’deki karayollarının uzunluğu gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında henüz istenilen düzeyde değildir. Örneğin Japonya’da karayolu 1 milyon 210 bin km iken Türkiye’deki karayolu uzunluğu 2015 itibarıyla 64.278 km’dir.

Günümüzde karayollarının yük ve yolcu taşımacılığı da dikkat çekici ölçüde gelişme göstermiştir. Yük taşımacılığında yük tonajı yüksek kamyonlar İle uluslararası taşımacılıkta T.I.R kamyonları kullanılmaya başlanmıştır. Yolcu taşımacılığında da son derece modern otobüsler kullanılmaktadır.

Ülkemizde karayolu trafiğinin yük ve yolcu taşıma payının çok büyük olması dikkat çekicidir. Avrupa Birliği ülkelerinde karayollarının yük taşıma payı % 45, yolcu taşıma payı % 79 olmasına karşılık, ülkemizde yük taşıma payı % 92, yolcu taşıma payı ise % 95 civarındadır.

Gelişmiş ülkeler, ulaşım sistemlerini hızlı, ucuz, konforlu ve güvenilir kılabilmek için; ulaşım politikalarının oluşturulması ve politikaların sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara önem ve öncelik vermektedirler. Ulaşım sistemlerini, sosyal, ekonomik, çevresel, politik ve güvenlik sorunlarının önemli bir parçası olarak değerlendirmekte, bu alanda kısa, orta ve uzun vadede yapılan yatırımların sağlayacağı toplumsal faydayı göz önünde bulundurmaktadırlar.

Ülkemizde her 1.000 kişiye düşen otomobil sayısı (115) civarında iken, bu rakam İtalya’da (600), Fransa’da İse (500) civarındadır. Buna rağmen ülkemizde her 1 milyon araca düsen ölü sayısı (820) İken, Avrupa Birliği ülkelerinde (350) civarındadır ve tam 2,5 kat büyüktür. 2015 yılı Ocak ayı sonunda ise trafiğe kayıtlı araç sayısı 18.955.588’e ulaşmıştır. Ancak ülkemizde trafikte bulunan taşıt sayısının hızla artması yolların yetersiz kalmasına ve çok sayıda trafik kazasının yaşanmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde kuzeyde uzanan Karadeniz dağları ile güneyde uzanan Toros dağları yaklaşık 2000-2500 m.’lik yükseltileri ile ülkenin kuzey ve güney kıyı kesimlerini iç kısımlara bağlayan önemli bir engeldir. Bu sıradağların aşılabilmesi gerek yol yapımı gerekse ekonomik acıdan oldukça güçtür. Bu nedenle genellikle akarsuların açmış olduğu vadi yamaçları ve geçitler kara ve demiryolu güzergâhlarının yerleştiği başlıca alanlardır.

Önemli geçitler
Doğu Anadolu Bölgesi’ni Erzurum -Gümüşhane üzerinden Trabzon’a bağlayan Kop (2305 m.) Zigana (2010 m.), Çataltepe (1210 m.) geçitleri.
Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu arasındaki Gülek Boğazı (1050 m.) İlkçağlardan beri kullanılmaktadır.
Silifke-Mut üzerinden Konya’ya bağlanan Sertavul (1630 m.)
Antalya-Isparta-Burdur arasındaki bağlantıyı sağlayan Çubuk Boğazı (895 m.) ve Çeltikçi Beli (1225 m.) ülkemizdeki önemli geçitlerdir.

Bolu Tüneli
Bolu Dağı Geçişi Projesi için 1990 yılında ihaleye çıkılıp, ihaleyi İtalyan Astaldi firması yüklenmiştir. Bolu Dağı Geçişi Projesi içinde yer alan Bolu Dağı Tünelinde ilk kazı işlemi ise 1993 yılında başlamıştır. Toplam 25,5 kilometre uzunluğundaki Bolu Dağı geçişinde, 4,6 kilometre uzunluğunda 4 adet köprüyol, yaklaşık 900 metre uzunluğunda 3 adet köprü, yaklaşık 3140 metre uzunluğunda Bolu Tüneli yer alır.

Bugüne kadar 2 kez sel, 2 kez de depreme maruz kalması nedeniyle projede bazı gecikmeler meydana gelmiştir. Bolu Dağı Tüneli 3 geliş, 3 gidiş şeritli olmak üzere, çift tüp olarak inşa edilmiştir. Tünel ülkemizin en kalabalık iki ili arasındaki yolu daha kısaltmış ve bu yoldaki kazalar en aza indirilmiştir.

Demir Yolları

Ülkemizde Cumhuriyetin ilanından önce ve Cumhuriyetin ilk yıllarında demiryolu yapımı on planda iken 1950’li yıllardan itibaren karayolları yapımına önem verilmesi demiryolu yapımını oldukça geriletmiştir.

Ülkemizde 1923-1990 yılları arasında 4332 km’lik yeni demiryolu yapılmış ve TCDD verilerine göre 2014 yılında demiryolu uzunluğu yan hatlarla birlikte 12.485 km’ye ulaşmıştır. Elektrikli hat uzunluğu ise 666 km’dir. Demiryolu ağı uzunluğu bakımından ülkemizin ulaştığı bu rakam Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında yetersiz kalmaktadır. Örneğin Almanya 43.000 km., Fransa 34.000 km., İngiltere 18.000 km’lik demiryolu uzunluklarına sahip olup, son derece hızlı trenler kullanmaktadır. Ülkemizde ise Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya ve İstanbul-Ankara arası hızlı tren seferlerinin başlaması bu çalışmalardan bazılarıdır.

Ülkemizde demiryolları yolcu ve yük taşımacılığında karayollarından sonra ikinci sırada yer alır. Kömür, maden cevheri, şekerpancarı, büyük makineler, tank, top vb. ağır silahlar ağır maddelerin ulaştırılmasında demiryolu ağı kullanılır.

Ülkemizde demiryoluyla aşağıda belirtilen sınır geçişleri ile doğrudan uluslararası yük taşımacılığı yapılması mümkündür.
• Kapıkule sınır bağlantısı, Bulgaristan’a ve Bulgaristan üzerinden diğer Avrupa ülkelerine,
• Uzunköprü üzerinden, Yunanistan’a ve Yunanistan ilerisindeki ülkelere,
• Kapı köy sınır bağlantısı, İran’a ve Iran ilerisindeki Orta Asya ülkelerine,
• İslahiye sınır bağlantısı ile Suriye’ye ve Suriye üzerinden Irak’a,
• Nusaybin sınır bağlantısı ile yine Suriye’ye ve Suriye üzerinden Irak’a.

Ülkemizde demiryolları ağı geliştirilirse
• Trafik sorunu azalır.
• Trafik kazaları azalır. Transit ticaret gelirleri artar.
* Ulaşım maliyeti düşer.
* Ülke ekonomisine katkı sağlanır.

Deniz Yolları

Ulaşım sistemlerinin birleşme noktası olan limanlar, ülkelerin dünyaya acılan kapısıdır. Limanlar, gemilerle gelen yüklerin farklı alanlara kara yolu, demir yolu veya daha küçük deniz taşıtlarıyla taşındığı, kara ve demir yoluyla gelen yükün başka yerlere gönderilmek üzere yüklendiği, yolcunun inip bindiği yerlerdir.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan ve İstanbul ve Çanakkale Boğazı gibi önemli suyolu geçişlerine sahip ülkemizde deniz yolu İle yük ve yolcu taşımacılığı Kabotaj Kanunu’nun (1 Temmuz 1926) kabul edilmesiyle gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde 1933-1939 yılları arasında deniz yolu İşletmeciliğinde devlet sektörü hakim durumda İken 1950’li yıllara doğru özel sektör etkin olmaya başlamıştır. 1954 yılında Denizcilik Bankası, Türk denizciliğinin planlı ve devlet eliyle geliştirilmesi amacıyla kurulmuştur.

Ülkemizde; İstanbul, İzmit, İzmir, Bandırma, Mersin, İskenderun, Samsun gibi limanlar kara ve demir yolu ağlarının etkisi ile ulaşım fonksiyonları üst düzeyde etkin olan limanlarımızdır. Denizyolu taşımacılığı diğer ulaşım araçlarına göre çok daha ucuzdur.

En büyük ithalat ve ihracat limanımız İstanbul’dur. Ülkemizin en büyük üç limanı İstanbul, Mersin, İzmir limanlarıdır. Yük trafiği bakımından en büyük limanlarımız İstanbul, İzmir, Mersin, İzmit ve İskenderun limanlarıdır. İzmir, Mersin, Zonguldak, Ereğli, İskenderun, Antalya, Bandırma, Samsun, Trabzon önemli liman kentlerimizdir. İç kesimlerle ulaşımın kolay sağlandığı alanlardaki liman kentleri çok daha hızlı gelişmektedir. Bu kentlerin hinterlandı geniştir. Sinop doğal liman olmasına rağmen hinterlandının dar olmasına bağlı olarak gelişememiştir.

Ege Bölgesi’nde yurdumuzun en büyük ihracat kapılarından biri durumunda olan İzmir limanı yer alır. Hinterlandı oldukça geniş bir liman olan İzmir limanı Anadolu içlerine kolayca bağlantı sağlayarak önemli tarımsal ürünleri (pamuk, uzum, incir, tutun) dış pazarlara gönderir. Ülkemiz ithalat ve ihracatının çoğunun denizyoluyla yapılması, denizyolu ulaşımına daha fazla önem vermemiz gerektiğinin kanıtıdır.

Ülkemizde denizyoluyla yolcu taşımacılığı da belli başlı hatlar dışında pek İlgi görmemektedir. Bu hatlar; İstanbul-Karadeniz, İstanbul-İzmir, İzmir-Akdeniz, İzmir-İtalya vb. dir. Yurdumuzda iç su yollarında ulaşımın geliştiği tek örnek Van Gölü’dür Van-Tatvan arasında 1928 yılından beri yapılan taşımacılık 1971 yılında feribot seferlerine dönüşmüştür.

Düzenli rejimli ve denge profiline yaklaşmış, yatağı geniş akarsulara sahip ülkelerde akarsu ulaşımı da yapılmaktadır. Avrupa akarsuları, Amazon, Kongo nehirleri ulaşımın yapılabildiği nehirlerdir. Türkiye dağlık engebeli ve akarsu rejimleri düzensiz olduğundan akarsu ulaşımı yapılamamaktadır. Türkiye-İran transit yolu Van Gölünden geçtiğinden sadece Van Gölünde ulaşım yapılmaktadır.

Hava Yolları

Türkiye; kara, demir ve deniz yolu ulaşımlarında olduğu gibi, hava yolu taşımacılığında da önemli potansiyele sahiptir. Asya-Avrupa arasındaki taşımacılıkta Türkiye’nin hava sahası ile havaalanları stratejik ve ekonomik öneme sahiptir. Bu özelliğinden dolayı Asya-Pasifik bölgesindeki hava taşımacılığı acısından Türkiye, merkez ve geçiş hattı konumundadır. Türkiye’de ilk hava ulaşımı 1933 yılında küçük pervaneli uçaklarla başlamıştır. Bu amaçla 1933 yılında Havayolları Devlet İşletme Dairesi kurulmuş, bu daire 1938 yılında genel müdürlüğe dönüştürülmüş, 1956 yılında ise Türk Hava Yolları (THY) adını alarak iç ve dış hatlar yolcu, yük ve posta taşıma görevini üstlenmiştir.

Günümüzde havacılık sektörü, özel hava yolu şirketlerinin katılımıyla ve artan yolcu kapasitesiyle büyük bir gelişme göstermektedir. Atatürk Havalimanı (İstanbul), Türkiye’nin en büyük havalimanıdır. Bu liman, Gerek yurt içi gerek yurt dışı ulaşımında büyük bir önem taşımaktadır. Esenboğa (Ankara), Havayolu ulaşımında önemli bir yere sahip diğer bir havalimanıdır. Adnan Menderes (İzmir), Türkiye’nin Üçüncü büyük havalimanıdır. Havalimanlarında hem iç hem de dış hatlara, yük ve yolcu taşınmaktadır. Adana ve Dalaman havalimanlarının da yük ve yolcu taşımacılığında gelişmiş bir kapasitesi vardır. Antalya, Trabzon, Diyarbakır, Erzurum, Van, Malatya ve Konya başlıca havaalanı olan illerimizdendir. Başta Atatürk Havalimanı Olmak üzere Antalya, Bodrum ve Dalaman havaalanları özellikle turizm döneminde daha işlek hâle gelmektedir.

Şuan yapımı devam ve tamamlandığında Dünya’nın en büyük hava limanı olacak olan İstanbul 3. havalimanı tamamlandığında 200 milyon yolcuya hizmet verilecek. 165 yolcu köprüsü, terminaller arasındaki ulaşımın raylı sistemle yapıldığı 4 ayrı terminal binası, 3 teknik blok ve hava trafik kontrol kulesi, 8 kontrol kulesi, her türlü uçak tipinin operasyonuna uygun müstakil 6 pist, 16 taksi yolu, 500 uçak park kapasiteli toplam 6,5 milyon metrekare büyüklüğünde apron, şeref salonu, kargo ve genel havacılık terminali, devlet konuk evi, yaklaşık 70 bin araç kapasiteli açık ve kapalı otopark, havacılık tıp merkezi, oteller, itfaiye ve garaj merkezi, ibadethaneler, kongre merkezi, güç santralleri, arıtma ve çöp bertaraf tesisleri gibi yardımcı tesislerden oluşacak.

NOT: Uluslararası uçuşlara açık olan hava meydanlarına hava limanı denilirken, sadece yurt içi trafiğe açık meydanlara hava alanı denmektedir.

Boru Hatları Ulaşımı

Petrol, doğalgaz gibi önemli hammadde kaynaklarının taşınma işlemi borularla da yapılmaktadır. Dünyadaki önemli boru hatlarına bakıldığında, bunların ülkemiz ve çevresinde yoğunlaştığı görülür. Bu durum, dünya petrol rezervlerinin % 65’nln, petrol üretiminin de % 30’unun Orta Doğu bölgesinde bulunması İle yakından İlgilidir. Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle, Türkiye üzerinden geçecek uluslararası ham petrol ve doğal gaz boru hatlarının artması beklenmektedir. (Nabucco bunun en güzel örneğidir.)

Ülkemizde boru hatları
• Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı (Kerkük -Yumurtalık Boru Hattı)
• Batman-Dörtyol Ham Petrol Boru Hattı
• Rusya-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı (Mavi Akım)
• Bakü – Tiflis – Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı
Azerbaycan petrolünü Gürcistan üzerinden Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına taşıyan petrol boru hattı. Temmuz 2006 tarihinde hizmete girmiştir.

Rusya Federasyonu-Türkiye doğal gaz boru hattı
Ülkemize, Bulgaristan sınırında Malkoçlardan girmekte Hamit abat, Ambarlı, İstanbul, İzmit, Bursa, Eskişehir güzergâhını takip ederek Ankara’ya ulaşmaktadır. Hat 842 km uzunluğundadır. Ülkemizde özellikle son yıllarda doğal gaz ve ham petrol boru hattı yatırımlarına önem verilmeye başlanmıştır. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Akdeniz ve Avrupa’ya çıkışında Bakü-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi gerçekleşmiştir. Ayrıcı Türkmenistan- Türkiye-Avrupa Doğal gaz Boru Hattı Projelerinin hayata geçirilmesi yönünde gerekil çalışmalar yapılmaktadır. Bu projeler, Türkiye’nin bölge ülkeleri içerisindeki stratejik önemini de artırmaktadır.

Türkiye, dünyanın bugüne kadar tespit edilmiş enerji kaynaklarının yüzde 70’lnin bulunduğu Orta Doğu ve Hazar Denizi havzasına yakın bir coğrafyada yer almaktadır. Hazar Denizi petrol ve doğal gaz rezervlerinin taşınması acısından, Türkiye’nin doğusundan geçerek Akdeniz’e ulaşan güzergâh, en kısa, maliyeti düşük, teknolojik ve çevresel acıdan uygun ve güvenilir seçeneği oluşturmaktadır. Türkiye; Hazar petrol ve doğal gaz rezervlerinin Batı’daki pazarlara taşınması yönündeki cabalarını, Doğu-Batı Enerji Koridoru Projesi’nin gerçekleştirilebilmesi üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Nabucco boru hattı Ankara’da 13 Temmuz 2009 Pazartesi günü hükümetler arasında imzalanan anlaşmayla başlamıştır, Türkiye’den AB ülkelerine doğal gaz taşımak amacıyla yapılması düşünülen uzun geçişli bir boru hattı taşımacılığı projesidir. Avrupa’nın en büyük doğal gaz tedarikçisi konumundaki Rusya’dan yapılan sevkiyata alternatif olması amacıyla daha çok ABD ve AB tarafından desteklenmektedir.

Türkiye’deki Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları

Rusya – Mavi Akım: Gaz gelişi bakımından sıkıntı bulunmamasının yanında en pahalı doğalgazı aldığımız hat. Bu hatla alınan doğalgazın en olumsuz yanı Mavi Akımla gelen gazı satma hakkımızın bulunmaması. Şu anda yaklaşık doğalgaz maliyeti 300 dolar olmasına karşın Nabucco projesinin gerçekleşmesinin ardından Rusya’nın fiyatı 360 dolara çıkarılacağı belirtiliyor.

Rusya – Batı Hattı: Ukrayna üzerinden gelen doğalgaz boru hattında kış aylarında kesintiler yaşanıyor. Kiev’in dilediği zaman hattan ücret dahilinde gaz alma yetkisinin olması soğuk havalarda Türkiye’yi zor durumda bırakıyor.

İran – Türkiye Hattı: 2001 yılından bu yana sorunlu olarak çalışan boru hattı için Türkiye Uluslararası tahkime bile gitti. Yıllık 15 milyar metreküp transfer beklenen hattın ortalama nakliyesi 4 milyar metreküplerde seyrediyor.

İran – Türkiye Pars Doğalgaz Hattı: ABD’nin muhalefetinde olan hat İran’daki Pars 22, 23, 24 sahalarının gazını Türkiye’ye taşımayı hedefliyor. Boru hattının çalışması için ülkemizin 12 milyar dolar civarında bir yatırımı Pars sahasına yapması gerekiyor.

Bakü – Tiflis – Ceyhan Ham Petrol Hattı: 2006’da tam kapasite çalışmaya başlayan hatta ham petrol taşınıyor. 1760 kilometre uzunluğundaki boru hattı 4 milyar dolara mal oldu. Türkiye’nin gerçekleştirdiği en başarılı boru hattı olarak kabul ediliyor.

Kerkük – Yumurtalık Petrol Boru Hattı: Irak savaşından sonra sık sık kesintiler yaşanan hattın güvenliği tam olarak sağlanamadığı için sabote edilmesi en kolay hatlardan biri olarak kabul ediliyor ve Tam kapasite çalıştırılamıyor.

Azerbaycan – Türkiye – Yunanistan Şah Denizi Hattı: 2008 Şubatta acılan boru hattıyla Azeri gazı Yunanistan’a kadar taşınıyor. Türkiye bu gazı Mavi Akımda olanın aksine satma yetkisine sahip. ABD ve Avrupa tarafından desteklenen hat Rusya tarafından engellenmek istiyor. Rusya projeyi engellemek amacıyla Yunanistan’a çok ucuza gaz satmayı planlıyor.

Hazar Geçişli Boru Hattı: Türkmen ve Kazak doğal gazının önce Yunanistan sonra da tüm Avrupa’ya ulaşması bekleniyordu. Fakat Rusya’nın Kazakistan ve Azerbaycan’la anlaşması projenin durmasına neden oldu.

Mısır Doğal gazı: Mısırdan başlayan hattın önce Ürdün’e, sonra Suriye ve en sonunda Türkiye’ye ulaşması bekleniyor. Şu anda Suriye’ye kadar gelen hattın Türkiye’ye ulaşması için yeni bir ihale yapılması gerekiyor. Yıllık 4 Milyar metreküp gaz taşıması planlanan hatta ABD, Rusya ve İsrail sıcak bakmıyor.

ByGeo: Coğrafya hayata bakış açım, hayat felsefem..