Dünya’nın 7 Harikası (New7Wonders)
Dünyanın yedi harikası günümüzde iki çeşide ayrılmıştır. Bunlardan ilki UNICEF tarafından seçilmiş Dünyanın yedi harikası ve 2005 yılında “Dünya yeni yedi harikasını seçiyor” sloganıyla New7Wonders adlı organizasyon Dünya üzerinde 100 milyon kişinin katıldığı (Cep telefon ve internet yoluyla) bir anket sonucunda yeni Dünyanın yedi harikasını seçmiştir yalnız UNICEF bu seçilmiş harikaları herkes kendi ülkesindeki yapıyı ve tamamen kişisel görüşlerden oluştuğu için tanımadığını ve geçerli olanın değişmediğini dile getirmiştir. UNICEF‘ın seçtiği yapılardan günümüzde yalnızca Keops piramitlerinin ayakta kalması nedeniyle yeni seçilen yapıtlar ilgi görmüş ve insanlar yeni seçilen Dünyanın yedi harikasına’da önem vermiştir. Bu nedenle biz yeni Dünyanın yedi harikasını anlatmayı uygun gördük.
1– Petra Antik Kenti
Petra Antik Kentinin Tarihçesi
Petra Antik Kenti MÖ 400 ile MS 106 yıllarında Nebatiler tarafından krallarının ölümü sonrasında gömülmesi için kral mezarlığı amacıyla yapılmıştır. Yunanca Taş anlamına gelen Petra Antik Kenti’nin içerisinde tiyatro, tapınak, ev ve bir takım yapılar bulunmaktadır. Roma dönemi içerisinde yapılan amfitiyatro en çok bilinen yapılardan birisidir.
Ticaret yolllarına yakın olması nedeniyle Petra Antik Kenti Nebati İmparatorluğu döneminde hızlı bir şekilde gelişmiştir. Nebatilerin ticaretten elde ettiği gelirle kumtaşlardan bu yapıya oluşturmuşlardır. Şehre bu gelirler sayesinde görkemli yapılar yapılmıştır. Petra Antik kentinin yapımı 500 yıl boyunca sürmüştür. Şehire siq adı verilen yer yer 1 metreye kadar daralan vadiler üzerinden gidilir. Petra içerisinde aynı zamanda su ihtiyacını karşılamak için oluşturulmuş antik çağ barajı bulunmaktadır. Siqler sayesinde harcama yapılmadan doğal bir korunma sağlamıştır. Nebati İmparatorluğundan sonra Roma İmparatorluğunun eline geçmiştir. Roma ile yeni bir döneme giren Petra, bu dönem içerisinde gelişmişliğini devam ettiremeyecek ve zamanla depremler nedeniyle yerleşkesini kaybederek terkedilmiş bir şehre dönüşecektir.
Petra Antik Kenti içerisinde Al Khazneh (Hazine) ve Roma yapı mimarisiyle inşa edilmiş Amfitiyatro, Petra Kaya Mezarlıkları, Kraliyet Mezarlığı, Aaron (Hz. Musa’nın kardeşi) mezarı, Nebatiler Müzesi ve Petra Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.
1800′lü yıllarda İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kültürel Petra Antik Kenti tekrar bulunmuş ve 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine eklenmiştir. 2007 yılında Dünyanın yeni yedi harikası listesine eklenmiştir.
2– Çin Seddi
Çin Seddi Tarihçesi
2007 yılında Dünyanın yeni 7 harikası içerisinde seçilen Çin Seddi M.Ö 403 ve 201 yılları arasında 20′den fazla ayrı krallık tarafından temeli atımıştır. Çin Seddi önceleri krallıkların kendilerini korumak amaçlı küçük sınırlar idi. Qin,Zhao,Yan kralıkları ise XiongNu, DongHu, LinHu, Hiung-nu’ların yaptığı saldırıları durdurmak ve aynı zamanda ülkenin sınırlarını korumak amacıyla Çin seddi’nin temeli sayılabilecek savunma surlarını inşa ettiler. Çin’in ilk imparatoru Qin Shi Huang bu alan içerisine boydan boya güçlü ve geçilmez bir savunma duvarı inşa etmeye karar verdi. Bu inşanın amacını tarihçiler bir çok görüş belirtmiştir. Bu görüşler içlerinden bazıları şunlardır:
Ülkeden kaçışlarını engellemek.
Yönetimin yalnızca imparatorluk hanedanlığının eline geçmesini sağlamak(Tek elden yönetim elde etmek).
Ülkenin savunma hatta çekerek ağır kayıpları engellemek, saldırıları pasifleştirerek savaş ekonomisini azaltmak.
Çin’e karşı savaşan başta Hun Medeniyeti kabileleri olmak üzere Türk boylarının saldırılarını pasifleştirmek.
M.Ö 3. ila M.S 17′e kadar Çin Seddi’ni uzatma çalışmaları devam etmiştir. Saldırılar sırasında çöken veya göçükleşen yerleri onaran ise 1368 – 1644 yılları arasında yaşamını sürdüren Ming Hanedanlığıdır. Çin Seddi Duvarınının kalınlığı 4 ila 6 metre olup, taban kalınlığı 7 metredir. Yalnız duvar bir bütün olarak incelendiğinde bazı bölgelerde sağlam malzeme kullanılmadığı, tabanının ve yüksekliğinin değiştiği görülebilir. Kalın duvarlar üzerinde atlar gidebilirler ve yine kalın olan yerlerde siperlik, ve okçu dilekleri bulunur. Her 200 metrede gözetleme kulesi – kale ve 9 metrelik bir fener kulesi bulunur. Ayrıca duvar üzerinde tapınak ve sarayda bulunur.
Günümüze kadar kalan duvarın büyük bir kısımı Ming Hanedanı döneminde inşa edildi. 1986 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine eklenen Çin Seddi’nin toplam uzunluğu, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Kültürel Miraslar İdaresi ile Devlet Ölçme ve Haritalama Dairesi’nin 18 Nisan 2009 tarihli açıklamasına göre 8.851,8 kilometredir.
3– Kurtarıcı İsa Heykeli (Cristo Redentor)
Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde Tijuca Milli Parkı yukarısında ve Corcovado Dağı üzerinde yer alır. Kurtarıcı isa heykeli aynı zamanda Rio de Janeiro simgesi halindedir. Heykel tasarımının fikri Oswald’a ait olup Paul Landowski adlı heykeltraş tarafından yapılmıştır. Heykel 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası‘ndan biri olarak seçilmiştir.
Kurtarıcı İsa Heykeli Tarihçesi
Kurtarıcı İsa Heykeli 1922 yılında dönem içerisinde ülke başkenti Rio de Janeiro’da Brezilya’nın 100. yılı şerefine başlatılmış ve 12 Ekim 1931 tarihinde resmi törenle açılmıştır. Yerden 730 metre yüksekliğindeki heykele ulaşmak için ortalama 10 dakikalık bir tren yolculuğu yapılmaktadır. Bu 10 dakikalık tren yolculuğu Tijuca Milli Parkının içerisinden gerçekleştirildiğinden ziyaretçilerin bir çok güzelliği görme fırsatı da olur.
30 m boyu (baş bölgesi yalnızca 3,75 m) olan heykel 8 m yüksekliğindeki bir kaide üzerinde durmaktadır. Heykel 1.145 ton ağırlağındadır. Ayrıca heykelin kollarının açış uzunluğu 28 metredir. Heykelin başı ve kolları Fransa’da özel olarak yaptırılmıştır. Heykel yerden oldukça yüksekte olduğu için doğanın vereceği tahribatlara karşı dış cephesi özel bir madde ile korunmaktadır. Yılda 1 milyon kadar turist ağırlayan Kurtarıcı İsa Heykeli bir seansda ortalama 150 kişilik kafilelerden oluşur. Heykelin ilginç anılardan bir tanesi de 1 Aralık 1999 yılında Avusturyalı base jumpingci Felix Baumgartner tarafından heykelin sağ kolundan paraşüt ile atlamasıdır.
4– Machu Picchu Antik Kenti
Peru Cumhuriyeti sınırları içeresinde olan Ang Dağları’nın zirvesinde Urubamba vadisi üzerine Amerika keşfedilmeden önce en büyük İmparatorluğa sahip olan İnka’lılar tarafından yaptırılmıştır. Şehir İnka İmparatoru Kralı Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları arasında inşa ettirilmiştir. Şehrin kuruluş amacını açıklayan bilimsel bir kanıt olmadığı günümüzde hala tartışma konusu olmaktadır. Şehirde tarım ve yaşam alanı bulunmaktadır.
1532 yılında şehir İspanyol istilacılar tarafından istilaya uğramış fakat sık dağlar arasında kaldığı için istilacılar tarafından fark edilmemiştir. Bu nedenle şehir çok iyi bir şekilde korunmayı başarmış ve zarar görmemiştir. Machu Picchu şehri 200′den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşmaktadır. Machu Picchu 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiştir. Şehir aynı zamanda bir başka Dünya Harikası Petra ile kardeş şehirdir.
Machu Picchu Antik Kenti Tarihçesi
Antik kent, aktif olduğu dönemde nüfusu 100′den fazladır. Bu veri yapılan çalışmalarda incelenen iskeletlerden anlaşılmıştır. Aynı çalışmalar içerisinde şehrin 700′den fazla İnka’nın önde gelen asil ve din adamlarına ev sahipliği yapmış olduğu bulunmuştur. 1912 ve 1913 yıllarında Bingham, şehri ortaya çıkarmıştır. 1915′de Machu Picchu araştırma kitapları yayınlanmış ve National Geographic dergisinin Nisan 1913 sayısı ile Machu Picchu meşhur olmuştur.
Machu Picchu Güney Amerika kıtasının en fazla ziyaret edilen yeridir. Günlük ortalama 2000 kişi ziyaret etmektedir. Kente Cusco adlı şehirden Aguas Calientes köyüne raylı sistem ile ulaştıktan sonra buradan 8 km. lik otobüs yolculuğu sonunda ulaşılır. Turizm sektörünün ilerlemesiyle birlikte Peru kente bir teleferek hattı yapmak istemiş fakat UNESCO bu teleferik hatına doğal yapıyı bozması ve toprak kayması tehlikesi göz önünde tutarak sert bir muhalefet yapmaktadır. Ayrıca kent çevresi üzerinde toprak kayması sıkça yaşanmaktadır. 2004 ve 2005 yıllarında gelen toprak kaymalarında 11 kişi yaşamını yitirmiş, raylı hattın da 400 m lik kısmı toprak altında kalmıştı.
5– Chichen Itza Piramidi
Çiçen İtza diye okunan ve Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda bulunan piramid, bir maya kentinde bulunur ve Yucatan’ın dinini merkezi sayılmaktadır. Mayaların mimari ve kültürel olarak bütün özelliklerini taşır. Mayalar piramidi astronomi ve matematik bilimi ile sistemli bir çalışma yürütmek amacıyla bu piramidi yapmışlardır. Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş olan piramit günümüzde Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı olma özelliğine sahiptir.
Piramidin özellikleri
Yerden yüksekliği: 24 m
Kare boyutu: 55.3 m
Piramidin en üstündeki tapınak binası yüksekliği: 6 m
Chichen Itza Piramidi Kenti Özellikleri
Mayalar tanrılarının yıldızlar ve gökte olduklarını inanıyorlardı. Bu nedenle yüksek bir tepeden yapılan çalışmaların Tanrıya yakınlaşma maksadında daha yararlı olduklarını düşündüler. Piramidin en ilginç özelliklerden bir tanesi de günümüzde kullandığımız bir yıl gününü bize açıklamasıdır. Öyle ki 4 cephesinin her birinde 91 basamak bulunur. 91×4 = 364 eder ki tepedeki düzlüğü de +1 olarak eklediğimizde 365 günü bulmuş oluruz. Piramidin bir diğer ilgi çekici yönüyse yalnızca ilkbahar ve sonbaharda yaşanan iki başlı yılan gölgesidir. İlkbahar ve sonbaharda güneşten gelen ışıklar ile piramidin merdivenleri birbirine ile S harfini çizer ve iki başlı yılanı (Kukulkan tüylü yılanı) oluşturur. Bu yılanın özelliğiyse vücudunun gök cisimlerinin yörüngeleri şeklini alabilmesidir.
Mayalar aynı zamanda piramidi 9 farklı düzey halinde yapmışlardır. Bu düzey sayısı da Maya dininde yer alan yeraltı alemi kat sayısını vermektedir. Maya piramidi üzerinden bakıldığında 300 hektarlık bir görüşe sahip olur ve bu oranda kent içerisinde tüm yapıları görebilmenizi sağlar.
6– Kolezyum (ing: Colosseum it: Il Colosseo)
İtalya’nın başkenti Roma kentinde bulunan Roma halkını eğlendirmek amaçlı Gladyatör dövüşleri ve çeşitli gösterilerin yapıldığı Flavianus (Yapı flavium uygarlığı döneminde inşa edildiği için bu uygarlığın adını almıştır.) Amfiyatro, arenadır. Kolezyum’un asıl adı Arena’dır yalnız daha sonraları girişindeki heykelin ismi olarak adlandırılmıştır. Günümüzde deprem dolayısıyla hasar görmüş ve taşları çalınmıştır.
Kolezyum Tarihçesi
Arena dönemin usta komutanı Vespasianus tarafından İ.Ö 72 yılında yapımında yapımına başlanmış, 152 yıl sonra M.S 80 yılında tamamlanmıştır. Titus döneminde tamamlanan Arena son değişiklikleri Domitian hükümdarlığı zamanında yapılmıştır. Arena içerisinde deniz savaşlarının taklit ettirilmesi – tiyatro, halk savaşları gösterileri, hayvan avcılığı, infazlar, mitolojik olay ve özel günler kutlanmaktaydı.
Kolezyum daha sonraları barınma, iş dükkanları, dini kışlalar, istiham, taş ocağı ve Hristiyan türbesi olarak çeşitli amaçlarda kullanılmıştır. Roma İmparatorluğu’nun sembolü olarak görülen Arena bugün Roma’da en çok turist çeken mekanlarından biri olmuştur.
7– Tac Mahal (Taj Mahal)
Hindistan’da 332 yıl hüküm süren Babür İmparatorluğu’nun 6. hükümdarı Şah-ı Cihan (Dünyanın Şahı) olarak adlandırılan Şah Cihan tarafından yaptırılmıştır. Babür İmparatorluğu döneminde Şah Cihan, karısının (Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm)) 14. çocuklarını doğumu sırasında ölür. Bu ölüm sonrasında kendisini mimariye verip karısı için 1632 yılında Tac Mahal’in temelini atmıştır. Mimari yapıt tarihe aşk için yapılmış en büyük ve en güzel anıt olarak anılır. Nehir Hindistan’ın Agra şehrinde bulunen Yamuna Nehri kıyısında bulunmaktadır.
Hindistan’ın en fazla turist çeken ve sembollerinden bir tanesi haline gelmiş Tac Mahal, Türk-İslam Mimarisi’ninde en önemli yapıtları arasında yer almaktadır. Tac Mahal Agra (Tac-Mahal’ın bulunduğu şehir) bir çok noktasında görülebilir. Yalnız şehir içerisinde varoş ve çarpık yapılaşma bi hayli fazla olduğundan bir takım aydınlar Tac Mahal’ın tehlikede olduğunu dile getirmektediler.
Tac Mahal Mimarisi
Anıtın yapımında 20 bin işçinin yanı sıra çok sayıda usta görev almıştır. Türbe, 1643 yılında bitirilmiş olup hemen yanındaki avluysa 1649 yılında sonlandırılmıştır. Tac Mahal 20 yıl sürerek 1642 yılında tamamlanmıştır. Tac Mahal’ın yapımı sırasında parlak ve mavi damarları bulunan beyaz mermer kullanılmıştır. Bu özelliği dolayısıyla mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak gözükmektedir. Aynı mermer türünden yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe Mimar İsmail Efendi tarafından 1648 yılında yapılmıştır. Kubbe üzerinde altından yapılmış alem bulunur. Tac Mahal türbesinin 4 adet minaresi bulunmaktadır. Mimari yapıtın dört bir yanına Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin süresinin tamamı yazılmıştır. Tac Mahal’ın boyutları 305 X 580 (genişlik X yükseklik) dikdörtgen içerisinde yer alır. Tac Mahal’ın kapı yüksekliği 33 metre olup kubbe ile birlikte 75 metre yüksekliğindedir. İç mekanı 30 metre yüksekliğinde alt kubbe örter ve üst kubbe arasında ölü hacim vardır.
Şah Cihan ve eşinin sandukaları üst katta, kubbenin hemen altındadır. Sandukaların bulunduğu yerde insanın ağzından çıkan her ses 7 kez yankılacak akustiğe sahiptir. Şah ve eşinin asıl mermer mezarları ise en alt katta bulunmaktadır. Tac Mahal duvarlarında yüz binlerce akik, sedef ve firüze gömülüdür. Ayrıca yine Tac Mahal duvarları içerisinde 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır. Romantikliği ve kuruluş amacıyla herkesi büyülemeyi başaran Tac Mahal türbesi doğulu ve batılı bir çok yazar ve şaire ilham kaynağı olmayı başarmıştır. 1983 yılından beri Tac Mahal UNESCO Dünya Miras Listesi içerisinde yer almaktadır.
Tac Mahal Efsaneleri
Tac Mahal konusunda en bilindik efsanelerden bir tanesi türbe işçilerinin aynısından bir tane daha yapmamaları için kollarının kesildiğidir. Ayrıca bir diğer efsaneye göre kubbeyi desteklemek amacıyla yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü gerektirdiği söylenmektedir. Bu durumda Şah Cihan iskeletin sökülmesini dile getirmiş yalnız iskeleyi sökmenin 5 yıl alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın kendisinde kalacağı şeklinde bir emir vermesi üzerine iskele bir gecede sökülmüştür.